“Hayat belki de gecikmiş karşılaşmaların büyüsü üzerine kuruludur.” cümlesi yer alıyor Mehmet Güreli’nin Bedrufi’nin Nefesi adlı kitabının arka kapak yazısında. Jack London’un 1909 yılında kaleme aldığı yarı otobiyografik özellikler gösteren romanı Martin Eden ile karşılaşmam benim için gecikmiş bir karşılaşma. Belki de bu gecikme metnin büyüsünü artıran unsurlardan biri oldu benim için.
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391,1bin okunma
Sevginin kaynağını karşındaki
insan zannedersen ona köle olursun. Sevginin kaynağı sensin. Yartan sana vermiş o kaynağı. Özgür yaratılmış bir ruh olduğun halde neden başkasına köle olasın?"
"Gerçekten hiçbir karşılaşma tesadüf değil" diye düşündüm o an. "Düzen sahiden kusursuz, sahiden de adil.. Göremediğinde ya da fark edemediğinde düzeni tartışıp sorgulamak da neymiş? "
Yazarın okuduğum ilk eseri. Amerikan edebiyatindan. "Güney gotiği" akımı içinde zikrediliyor. Toplamda 10 öyküden oluşuyor. Öykülerin hepsini aynı oranda beğendiğimi söyleyemem fakat "düşmanla gecikmiş bir karşılaşma", "yapma zenci", "ateşte bir çember", "temiz köylüler" ve "mülteci" öykülerini severek okudum. Gerçeğin ürkütücülüğünü sunan ortak paydada buluşuyor öyküler. Tekinsizliği, yaşamlarda kurulan rahatsız edici denklemleri kendine has bir üslupla veriyor. "Grotesk karakterlerle dolu grotesk dünya". Çevirinin kalitesi ve Metis okumanın ayrıcalığını da katarak bütün olarak baktığımızda tavsiye ederim.