“Dünya çoktandır başka yola sapmış, yalanı gerçek diye kabul etmiş, herkesten aynı yalana katılması isteniyor, işte ben ömrümde bir kere içimden geldiği gibi hareket ettim de ne oldu; meczup yerine koydunuz beni…”
İlk önce şunu belirtmem gerekir ki Dostoyevski çok iyi bir ruh bilimci ve psikiyatrist.Bu kitabı okuduğumda aklıma gelen ilk şey Dostoyevskinin gerçek yaşantısı oldu ve bu kitapta Dostoyevskinin tasvir ettiği çoğu kişinin kendi hayatındaki belli dönemlerine ait olduğunu görebilmekteyiz.Dostoyevski gerçekten muazzam bir yazar o kadar değişik bir olay örgüsü var ki bu alakasız olayı niye kitabında belirtti dersin sonra öyle bir an gelir ki o alakasız bağdaştırmakta güçlük çektiğimiz olayları çok güzel şekilde bir olaya bağlar.Ve tabiki de Dostoyevskinin en beğendiğim huylarından biri çok zeki diye tabir ettiğimiz karakterlerini tepetaklak yere sermesidir,aslında Dostoyevski bize burada fazla kibrin ve aşırı düşünceler içinde olmanın getirdiği zorlukları belirtiyor.
hep dalgınım bu günlerde
saati cezveye koyup yumurta tutuyorum,
bir gün takvime bakmasam yılı unutuyorum.
aklım başıma gelmiyor,
başıma çarpmadan dallar
yolda yürürken dalıp dalıp gidiyorum.
nisan'a kaç var diyorum saati sorarken.
hiç böyle olmamıştım.
bilenlere sordum;
'aşk bu' dediler.