Güneş ışığıyla,
çiçekle, türküyle, dereyle,
ne yazık nice
kötü şair de uyanır yine.
Kudretli bir düşünce,
dehşet, rahat bırakmaz onları,
dolabın dibinden bulup çıkarırlar
eski püskü mısraları.
Oyuna ayartmaktır niyeti,
niye, bilmezler,
çekiştirirken
kemanın tozlu tellerini.
Çok geçmez, neşeyle dolup,
bilinçlenip türkülerinden,
kafiye düzer, yapıştırır, uydururlar,
can-ı gönülden.
Bir de sonra acımasızca
talip olup gönüllü kulaklara,
hepsini okurlar
zavallı masum kurbanlarına.
İğrençtir yaygaraları
güçleri, loncaları!
Sanki ant içirmişler
selâmlasınlar diye
ilkbaharın vuslatını.
Ben bahar olsam, yeminle,
kendimi hakarete uğramış hisseder
uğramazdım bir daha.
İlkbahar Bahar
1894