Sen yine bahar olunca gel kırlara gelincik. Bir ömre bin bahar sığacak değil ya nasılsa, bekleriz turna kuşları ile toprağı buse buse kırmızıya boyadığın demleri.
Gelinler eskiden kırmızı giyermiş. O yüzden sana gelincik denmiş. Gelinler sana ihanet edip beyaz giyedursunlar şimdi. Sen yine kırmızılarını giyin de gel turna. Kırmızı canını aşk için hiçe sayanların rengi değil midir haddi zatında!
İnsanlar kördür, kaderle savaşıyorlar. Nice kitap var ki sahibini öldürmüştür! Okuyacaksan kendi kitabını oku! O kitap ki aşk ile başlar aşk ile biter. İlk emri “ Oku” olan kitabı okumak dinlemekle başlar. Ve unutma Kabe’nin içinde kıble olmaz.
Vicdanı üşüyenlerden ol! Senden daha kötü durumda olan birinin elini tutuyorsan, üşüyen birini gördüğünde çıkarıp ceketini titreyen o kişinin üzerine örtüyorsan, aslında tuttuğun el de örttüğün sırt da senin vicdanındır.
Herkes seni seviyorken ve kimse seni kandırmıyorken güvenmek çok kolaydır. Fakat tüm dünya aldatıcı ve herkes seni kandırmakta kararlı olduğunda bile güvenmeye devam et. Güvenin ta kendisi seni tekrar ve tekrar kendine geri getirecektir.
Terk edilmenin acısını çekenlere acıyın. Onların mağduriyetlerine değil, cahilliklerine merhamet edin. Çünkü seni terk ettiğini sananlar, sen onları terk etmedikçe sende kaldıklarını bilmiyorlar.
Dostlar!
Önce kendinize dost olunuz. Dost verdiği sözü tutana denir. Kendinize verdiğiniz sözü tutamazsanız Allah’ın dostluğunu hangi yüzle isteyeceksiniz?
İster hayatımız, İster ekin tarlalarımız olsun, sahip olduğumuz şeyleri yitirmekten korkarız. Ama hayat hikayemiz ile dünya tarihinin aynı el tarafından yazılmış olduğunu anladığımız zaman, bunu anlar anlamaz, bu korku uçup gider.