Sonu yok gibi görünen bu şehirde yürüdüm, yürüdüm. Sonra gülüşleri, bakışları, öpüşmeleri, müzikleri, sayısız dillerden sözcükleri, camın önünden geçen, her halde bir daha asla göremeyeceğim, ama retinamda, yüreğimde daima benimle kalacak olan ormanı yüklenip başladığım yere geri döndüm. Evrenimizin merkezi olan masada birkaç satır karalayıp Yao nun günün sözünü astığı yere tutturdum.