Siz kitap okumazsanız benim okumam zor, peşinen söyleyeyim. Çocuklar en çok gördüklerini taklit ederler, duydukları o kadar işe yaramaz. "Armut her zaman dibine düşmez" diyenler var. Olabilir, düşmeyebilir ama siz yine de armut dibine düşecekmiş gibi sağlam bir başlangıç yaparsanız işimiz daha kolay olur. "Armut dibine düşer" "Üzüm üzüme baka baka kararır", "Körle yatan şaşı kalkar" diye bir sürü atasözü varsa bir sebebi olmalı.
Bazı insanlar ta en başından itibaren bebek bağımsız olsun diye uğraşıyor, en başından bebeği yapayalnız bırakıyor. "Zorla güzellik olmaz" diyor araştırmacılar. "Bebeğini iterek değil ona sarılarak bağımsızlığa zemin hazırlarsın. Bağımsızlık güven ilişkisinden doğar".
...
MSLRA çalışmasına göre güvenli bağlanan bebekler ileriki dönemde duygu düzenleme, özsaygı, stresle baş etme, akranlarla iyi geçinme, ergenlikte daha yakın arkadaşlık ilişkileri kurabilme, yetişkinlikte daha sağlam romantik ilişkiler kurabilme, daha fazla liderlik özelliği sergileme daha fazla sosyal yetkinlik, aileyle ve kardeşlerle daha mutlu ilişkiler kurabilme, hayata güven duyma konularında daha başarılı olmuş. Özetle, güvenli bağlansak iyi olur!
İnsanlar hamileler veya yeni anneler üzerinde her türlü hakka sahip olduklarını düşünüyorlar. Bir kitapta okumuştum. "Hamile kadın kamu malı gibidir" diyordu...Herkesin 'öğüt' verme ve yargılama hakkını kendinde bulması akıl alır gibi değil.
"İnsanların verdikleri kararlara bağlı kalamamalarının esas nedeni, eski alışkanlıklarına geri dönmenin çok kolay olmasıdır. Baskı her zaman kötü bir şey değildir. Baskı büyük amaçlara ulaşmak için ilham verebilir. İnsanlar genellikle zora geldiklerinde ve kendi içlerinde yatan insani potansiyeli kullanmaya zorlandıklarında müthiş başarıları yakalarlar".
Mutluluğun sırrı basittir: Gerçekten yapmayı sevdiğiniz şeyi bulun ve sonra tüm enerjinizi onu gerçekleştirmeye yöneltin. Bunu yaptığınızda yaşamınız zenginleşir ve tüm arzularınız kolayca ve fazlasıyla gerçekleşir.
Yaşamda hatalar yoktur, yalnızca dersler vardır. Olumsuz deneyimler diye bir şey de yoktur, yalnızca kendi bilgeliğini kazanma yolunda olgunlaşmak, öğrenmek ve ilerlemek için fırsatlar vardır. Güçlükten güç doğar.
Her koşulda pozitifi arama alışkanlığı geliştiren yaşam kaliten en yüksek düzeyine ulaşacaktır. Bu tüm doğa yasalarının en muhteşem olanlarından biridir.
"Objektif gerçeklik veya 'gerçek dünya' diye bir şey yok. Hiçbir şey mutlak değil. En büyük düşmanın yüzü en iyi arkadaşının yüzü olabilir. Birine trajedi olarak görünen bir hadise bir başkasına sınırsız olanaklar sunabilir. Hep neşeli ve iyimser olan insanları sürekli bedbaht olanlardan ayıran şey, yaşam koşullarının nasıl yorumlandığı ve değerlendirildiğidir".
Her gün çoğu olumsuz olmak üzere aynı şeyleri düşünen insanlar kötü zihinsel alışkanlıklara kapılırlar. Yaşamlarındaki onca iyi şeye odaklanmak ve bunları daha da iyileştirmeye çalışmak yerine, geçmişlerinin tutsağı olmuşlardır.
Çoğu insan fiziksel, düşünsel veya ahlaki açıdan olsun kendi potansiyel varlıklarının çok azını kapsayan dar bir çemberde yaşar, hepimiz, içinden hayal bile etmediğimiz şeyleri çekip çıkarabileceğimiz yaşam sarnıçlarına sahibiz.
#William James
"Başkalarını yalnızca kendini sevme sanatında ustalaştığında gerçekten sevebilirsin. Başkalarının kalplerine yalnızca kendi kalbini açtığında ulaşabilirsin. Kendini dengeli ve canlı hissettiğinde daha iyi bir insan olmak için çok daha iyi bir konumda olursun."