Ölümüm,onun sandığı gibi ağır,ağır,doğaya,sürümcemeye bırakılmış bir ölüm olmayacaktı.Hayır,ölümüm büyük bir coşku ve heyecan içinde gerçekleşecekti.Ölmeden önce yaşayacaktım.
On Küçük Zenci...
İki yaşında bir çocukken bile On Küçük Zencinin teker teker yok olması,kaçınılmaz bir sona doğru yürümesi beni büyülemişti...
önlenemeyen azalış,çaresizlik duygusu vardı.
İlginç ama,karanlık belki de ilk kez onu böylesine huzursuz ediyordu.Sanki bin yıllık korkular uyanmış ve beyninde üstünlük mücadelesine girişmişlerdi.
Dışarıdan aklı başında ve normal görünen altı kişi.
Ya içlerine bakınca? Bir kafese sokulmuş sincaplar gibi,umutsuz aynı yerde dönüp duran düşünceler...