Orhan

Orhan
@Okuyozarada
Hiç zahmet etme, burada seni kimse duymaz, duysa bile dinlemez, Ama senin gözlerin görüyor, Şimdilik görüyor ama yarın ya da öbür gün, belki de bir dakika sonra benim de kör olacağım kesin, Çek git buradan, yalvarırım
Reklam
Birlikte yaşamanın getirdiği etkinlikleri ve genetik değişmeleri bir yana bırakacak olursak, bilincimizi giderek damarlarımızda dolaşan kanın rengine ve gözyaşlarımızın tuzuna bulaştırdık, bu da yetmiyormuş gibi, gözlerimizi içimize dönük birer aynaya dönüştürdük, sonuçta gözlerimiz, ağzımızla yadsımaya çalıştığımız şeyleri çoğu zaman hiç sakınmadan gözler önüne serer hale geldi.
Sonuçta, kör bir adama önce yardım edip sonra arabasını çalmak ile şımarık bir ihtiyarla ilgilenirken, lafı ağzının içinde geveleyip onun mirasına göz dikmek arasında çok da büyük bir fark yoktur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kör adam o gece, düşünde kör olduğunu gördü.
Biliyor musun, o sıralar durmadan kendime şunu sorardım: Neden böyle aptalım ben? Madem başkaları aptal ve ben onların aptal olduklarını kesin olarak biliyorum, öyleyse neden onlardan daha akıllı olmak istemiyorum?
Reklam
— Ben senin önünde değil, insanlığın çektiği acıların önünde eğildim, dedi.
— Önemli olduğunu ben de biliyorum, ama sen bana söyle bakalım: Kırk yaşında bir herif on yaşında bir kızı kirletirse, bu işi çevrenin zoruyla mı yapmış olur? Porfiri büyük bir ciddiyetle: — Evet, –dedi,– hem de tam anlamıyla çevrenin zoruyla yapmış olur. Kıza karşı işlenen bu suç, çok, ama çok büyük ölçüde “çevre”yle ilişkilidir.
İçinde, bastıramadığı bir öfke dalgası kabarıyordu. “Şimdi kızgınlıkla yanlış bir şey söyleyeceğim.” diye düşündü.
— Kapıyı kilitlemiyor musun? –diye sordu. — Hiçbir zaman kilitlemedim ki! Sözde iki yıldır kilit alacağım… –Gülümseyerek Sonya’ya baktı.– Kilitleyecek hiçbir şeyi olmayan insanlar mutludurlar herhalde, öyle değil mi?
Ağlaya sızlaya da olsa alışmışlar. İnsanoğlu denen aşağılık yaratığın alışamayacağı hiçbir şey yok galiba!..
Reklam
Sonra şöyle dedim: “Benim âşık olduğum erkek de hep yolculuğa çıkardı.” Sana baktım, doğrudan gözbebeklerine bakıyordum. “Şimdi, işte şimdi tanıyacak beni!” diye titreyip sarsılmaya başlamıştı içimde ne varsa. Fakat sen bana gülümsedin ve teselli etmek istercesine şöyle dedin: “Ama yolculuklardan geri dönülür.” “Evet,” diye cevap verdim, “geri dönülür, ama o zaman zaten artık unutulmuştur.”
Biliyorum, ondan sonra yine yalnız olacağım. Ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur.
"Umutsuzluğa teslim olma," dedi Simyacı alabildiğine tuhaf, yumuşak bir sesle. "Yoksa, yüreğinle konuşmana engel olur."
"Onlara korktuğunu gösterme," dedi ona. "Bunlar yürekli insanlar, korkakları küçük görürler."
83 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.