Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Asuman Mete

Asuman Mete
@Okuyuculardan
Başkent İletişim Bilm. Akedemisi
İzmir
Trabzon, 21 Ağustos 1973
51 okur puanı
Ağustos 2016 tarihinde katıldı
1825 yılında İngiliz seyyah J.B. Fraser da, İran' da halen yaşayan İsmaillilerin varlığını teyit etmiş, namına cinayet işlemeyi bırakmış olmalarına rağmen lideelerine olan bağlılıklarının aynen süydüğünü de eklemiştir. Tarikâtın doğuşu sırasında olduğu kadar derinden ve ürkütücü olmasa da, hayatta kalmış olanlar bu gün dahi şeyhe yada tarikatın başı olan zata gözü kapalı iman etmeyi sürdürmekteler.
Reklam
Joseph von Hammer' e göre Haşîşîler, " daha sofu görünümlü bir tarikadın ve daha katı görünümlü bir ahlakın maskesi ardına sığınarak dinin ve ahlâkın topyekûn dibini oyan bir grup komplocunun, hükümdarları ve milletleri hançerlerinin ucunda oynatan bir katiller nizamının, ruhanî ve dünyevî iktidarın merkezi saydıkları halifeliği yıkana dek geçen üç yüzyıl boyunca dünyaya korku salmış bir güç merkeziydiler.
Arapça haşîş sözcüğü, aslen " ot" , bilhassada " kuru ot veya hayvan yemi" manasına gelmektedir. Daha sonraları, yalnızca Ortaçağ Araplarının uyuşturucu tesirine aşina oldukları hintkeneviri( cannabis sativa) yerine kullanılmaya başlanmıştır. Daha modern bir sözcük olan haşşaş, " haşhaş kullanıcısı" anlamına gelmektedir. Silvestre de Sacy, ardılı pek çok yazar tarafından dile getirilmiş olan, Haşîşîlerin isminin uyuşturucu müptelası olmalaröndan ileri geldiği fikrini olduğü gibi benimsememiş ise de, ismin kökeninde, tarikat liderinin suikastçılarana görevlerini başarıyla neticelendirmeleri karşılığinda vaadettiği cenneti önceden tattırmak üzere gizliden haşhaş içirdiğinin yattığina değinmeden geçmemiştir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ne İran' daki ne de Suriye' deki Haşîşî liderlerinin Batı Avrupa' da dönen oyunlardan ve entrikalardan zerre kadar çıkarları; ne de Avrupalıların Haşîşîlerin cinayet sanatlarındaki maharetlerine başvurmak gibi hariçten bir yardıma ihtiyaçları vardı.
Haşîşîlerin cennet bahçelerini, müritlerin gözü kapalı ölüme koşmalarını, kılik değiştirme ve cinayet işlemede gizemli tasvirler, vakayinamelerden seyahatnamelere, şiirlerden romana ve mitolojiye dek Avrupa edebiyatında ziyadesiyle yankı bulmuştur.
Reklam
Şeyh, bir hükümdarı katlini isteyeceği vakit gence şöyle diyordu: " Git ve sunu ,şunu öldür; geri döndüğünde meleklerim seni cennete taşıyacaklar. Ölsen dahi, seni cennete almaları için meleklerimi yollayacağım." Bu sözlerle geri dönmek için can attığı cennetin anahtarına ilelebet sahip olduğuna inanan genç, sabırsızlıkla düsmanını katletmeye koşuyordu. Bu sayede, Şeyh' in ölümüne karar verdiğini kim varsa müritleri sırada bekiyordu. Şeyh' in emrinde kendisiyle tıpatıp aynı tarzda hareket eden başka kimseler de bulunuyordu. Bunlardan birini Şam' a bir diğerinide Kürdistan' a yollamıştı.
Haşîşîlerinde birini bir göreve yollamak istediği vakit, ayni iksirle bu kez sarayına taşıyordu. Genç adam gözünü açtığı vakit kendisini cennetten sonra hiç de hoş gelmeyecek kalenin içerisinde buluveriyordu. Ardından, Şeyh' in huzuruna çıkarılıyordu ve genç adam bir peygamber huzurunda olduğuna canı gönülden inanarak önünde hürmetle secde ediyordu. Şeyh nereden geldiğini soruyordu, o da cennetten geldiğini ve burasının Hz. Muhammmed' in Kur' anda sozünü ettiğnin tıpatıp aynısı olduğunu söylüyordu. Bu da hiç şüphesiz yanında hazır bekleyen ve bahçeye henüz davet edilmememiş olanları bir an için dahi olsa bahçeye girebilme arzularını kamçılıyordu.
Haşîşîler olarak ayırdıklarının haricinde kimse bahçeye alınmıyordu.Bahçenin girişinde ,dünyaya kafa tutabilecek denli güçlü bir kale vardı, başka bir girişi yoktu. Bizzat kendi maiyeti altına almak üzere sarayında barındırdığı on iki yirmi yaş arası gençlere, tıpkı Hz. Muhammmed gibi cennet hikâyeleri anlatıyordu; gençler de , Sarrasinler Hz. Muhammed' e nasıl inanıyorlarsa aynı inançla ona bağlıydılar. Önce kendilerine uyuşturucu bir iksir içirip, ardından dörderli, altışarlıya da onarlı gruplar halinde bahçesine sokuluyordu. Böylece, gözeleri açtıkları vakit gençler kendilerini dillere destan bahçede buluyorlardı. Uyanıp da kendilerini hayal dahi edemeyecekleri güzellikte bir mekânda buluverince, buranın cennetin ta kendisi olduğuna kanaat getiriyorlardı. Etraflarında gönüllerince oynaşan kadınlar ve genç kızlar; kendilerini de gençliklerinin baharında olunca, burayı terk etmek akıllarının ucundan dahi geçmiyordu.
İrandan geçmiş olan Marco Polo seyahatnamesinde ,anlatısında, uzun yıllar tarikatın merkezi olmuş Alamut vadisini ve vadinin ismini taşıyan kaleyi tasvir etmektedir. Şey' in kendi dillerindeki ismi Alâaddin' dir. İki dağ arasündaki bir vadinin girişlerini kapattırmış ve burayı envaitürlü meyvelerin yetiştiği, eşi benzeri görülmemiş güzellikte bir bahçeye çevirtmiştir. İçerisinde her biri göz kamaştırıcı zarafette resimlerle bezeli, akla hayale gelmeyecek görkemli köşkler ve saraylar inşa ettirmiştir. Kanallarında alabildiğine şarap, süt ve bal akmaktaydı. Dünya güzeli kadınların ve genç kızların ellerindeki çalgılardan en hoş tınılar, dudaklarından en hoş şarkılar dökülür, dans figürleri izleyenleri büyüler. Seyh' in gayesi, tebaasını buradan öte bir cennetin olmadığına inandırmaktır. Bunun için, Hz. Muhammed' in sözünü ettiği, ırmaklardan şarap, süt, bal ve suyun eksik olmadığı sakinlerin zevklerin doruklarına eriştiren hurilerle dolu cennet tasvirini örnek almaktadır. Sahiden de bu civarda yaşayan Arapların gözünde vadi, cennetin ta kendisiydi!
En kutsal olanların, öç almak ve kan dökmek için ölüme kendi araçlarıyla gidenler olduğuna inanılır. Öyle ki, kurtuluşa ulaşmak için birini öldürmeyi seçerler, Şeyh' in elinden vakfedilmiş bıçakları alırlar, ardından Şeyh taktim ettiği iksirle vecit haline soktuğu müritlerini toz pembe rüyalarda gezdirir ve gördükleri her şeyin amellerinin mükafatı olarak ölümlerinden sonra da kendilerine bahşedileceği vaadinde bulunur.
Reklam
Şeytan misali, farklı farklı milletlerin ve halkların jestlerini, kılık kıyafetlerini, dillerini, âdetlerini, hal ve tavırlarını taklit ederek kendilerini iyilik melekleri olarak gösterirler; böylece kuzu postuna bürünmüş kurt gibi, bir kez açık vermeye görsünler, sonları ölüm olur.
Şüphesiz , Ortaçağ'ın Haşîşîleri ile günümüzdeki suretleri arasında yadsınamaz bir benzerlik mevcuttur.Suriye-İran bağlantısı ; terörün planlı bir şekilde kullanımı ; davasının hizmetinde ve öbür dünyada mekânının cennet olacağına inanan suikastçı ajanın, kendini kurban etmeye varan adanmışlığı.
Bölüm 11
" Tuz ister misin?" " Tuz? O da ne?" " Ne?" Sarıca avucundan yuvarladığı topağı Düzburun 'un etine sürüp ısırmasını işaret etti. Düzburun ürkekti eti ağzına götürdü. Yaladı. Durdu. Diliyle dudaklarını birbirine bastırıp Sarıca' ya parmaklarıyla nefis işaretini yaptı. Sonra da tuz toprağını elinden kapıp doğru Eğriboynuz'un yanına koştu. Onun ısırmak üzere olduğu ete sürdü. Düzburun da aynı tepkilerle tuzu tadıp beğendi. Düzburun, elinde tuz topağıyla Yılan Obası' nın bütün avcılarına uğradı." Adalet! " dedi uzaktan Sarıca' ya. Biraz sonra da yanına geldi. " Eğriboynuz bundan daha çok istiyor... T-tuz- dan..." "Yanımda yok! Ama nereden getirileceğini biliyorum!" " Hım!..." Sarıca, tuz karşılığında hem samimiyeti hem kardeşliği hem de aradığı seyleri elde edebileceğini düşündü. Belki Çira' ya veya hakikati bile!
Sayfa 125Kitabı okudu
Bölüm 10
Düzburun anlattıkça Sarıca mandenin sahte bir büyücüden ziyade kamlara benzeyen bir rûhani olduğunu anladı. Belki onlardan biraz daha bilgeydi. Çünkü anlattığı bazı şeyleri neredeyse Konuşkan'ın ağzından duyar gibi hissediyordu. Büyük kasırgada ölmemiş de buraya gelip hayatına devam etmiş gibi. Oysa kafatasının parçalandığını görmüştü." Kafası olmayan veya çirkin suratlı bir rûhani ile karşılaşırsam kesin Konuşkan dirildi derim!"
Sayfa 123Kitabı okudu
Bölüm 10
Bir yandan çevresine bakındı, bir yandan avcıların et sevincini izledi. Kıtlık zamanında karın doyurabilmek büyük nimetti. Obalar birbirlerini kuşatmış bir dostluk içindeydiler. Bir tek kendisi yalnız... Uzayıp giden buğulu akşamın hüznü içinde üstelik. O sırada yüzünü ıtırlı bir esinti yalayıp geçti. Birden Çira'yı yitirdiği günü hatırladı. Derin bir nefes aldı.
Sayfa 119Kitabı okudu
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.