Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mustafa

Mustafa
@Panam
Deus Ex, Sci-Fi
1997
10 okur puanı
Şubat 2022 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Sabitlenmiş gönderi
Trajik eserler başkalarının hatalarına karşı normalde duyacağımızdan daha yüksek seviyede bir ilgi duymamıza yol açarlar; çünkü başarısızlığın kökenini daha iyi anlamamızı sağlarlar. Bu bağlamda düşünecek olursak, daha çok şey bilmek, daha iyi anlamak demektir. Daha iyi anlamak da daha affedici olmayı beraberinde getirir. Trajik eser bize, bir
Reklam
"İnsan en iyi halinde tüm hayvanların en asilidir; hukuk ve adaletten ayrılınca ise en kötüsüdür." - Aristoteles
John Kennedy'nin bir keresinde gözlemlediği gibi, "...tabular insanların ortaya çıkardığı sosyal eserlerden en gereksizler arasındadır"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
160 syf.
·
Puan vermedi
İnsan Varlığının Anlamı
İnsan Varlığının AnlamıEdward O. Wilson
7/10 · 82 okunma
Reklam
Filozof ve psikolog William James herhalde "Erdemli olma sanatı, neyi görmezden gelmeyi/dikkate almamayı bilme sanatıdır." der iken belki de bu tür bir şeyi kastediyordu.
Chrysippus der ki: "Bilge, hiçbir şeyden yoksun değildir, ama ona birçok şey gereklidir. Buna karşılık akılsız kişiye hiçbir şey gerekli değildir, çünkü akılsız kişi hiçbir şeyi kullanmasını bilmez, her şeyden yoksundur. Bilge için el, göz ve günlük kullanım için birçok şey gerekli olsa da, hiçbir şeyden yoksun değildir. Çünkü yoksun olmak zorunluluğu da birlikte getirir; oysa bilge için hiçbir şey zorunlu değildir." Demek ki kendi kendisiyle yetinse bile dost gereksinir bilge; olduğunda çok dostu olsun ister, mutlu yaşamak için değil ama! Çünkü o, dostu olmadan da mutlu yaşar. Bilge, en büyük iyi araçlarını dışarıda aramaz: Saygınlığı kendi içindedir, kendi kendisiyle bir bütündür. Eğer bir parçasını dışarıdan ararsa, kadere boyun eğmeye başlamış demektir.
Bu yüzden, bilim insanları şüphe ve belirsizlikle çalışmaya alışkındır. Tüm bilimsel bilgi belirsizdir. Şüphe ve belirsizlikle birlikte ilerleyen bu deneyim önemlidir. Bence bu deneyimin, bilimlerin ötesine geçen oldukça önemli bir değeri var. Kanımca daha önce hiç çözülmemiş bir problemi çözmek için bilinmeyene açılan kapıyı aralık tutmalı ve bunun yanı sıra problemi tamamıyla doğru bir şekilde kavrayamama olasılığını göz ardı etmemelisiniz. Aksi halde, kararınızı zaten vermişseniz, problemi çözemeyebilirsiniz. Bilim insanı size cevabı bilmediğini söylediğinde bilgisiz bir insandır. Nasıl çalışacağını hakkında bir önsezisi olduğunu söylediğinde belirsizdir. Nasıl işleyeceğini bildiğinden oldukça emin olduğunda ve "İddia ediyorum bu şekilde işleyecektir” dediğinde bile bir miktar şüphe içindedir. Ayrıca ilerleme sağlamak için bu bilgisizlik ve şüpheyi kabul etmek büyük önem taşır. Çünkü ancak şüphemiz olduğunda yeni fikirler için yeni yönlere bakma ihtiyacı duyarız, Bilimin gelişme oranı, sadece gözlem yapma sayınızdaki artış değil, çok daha önemlisi, sınanacak yeni şeyler yaratmanızdaki artıştır. Yeni yönlere bakamayacak veya bunu arzu etmeyecek olsak, bir şüphemiz olmasa veya bilgisizliğimizi kabul etmezsek yeni fikirlere ulaşamayız. Doğru olanı bildiğimiz için soruşturmaya değecek hiçbir şey olmaz.
İnsan söz konusu olduğunda, "kabul etmek” aynı görüşte olmak demek değildir; "değiştirmek” de zorlamak anlamına gelmez. Kişinin kabul etmesi gereken, tıpkı kendi aklının başkasının elinde olmaması gibi, diğer insanların akıllarının da kişinin kendi elinde olmadığı gerçeğidir. Kişi diğer insanların kendi tercihlerini uygulama hakkı olduğunu kabul etmeli ve kendi aklının söylediğine göre diğer insanlarla aynı fikirde olmalı veya olmamalı, kabul etmeli veya reddetmeli, katılmalı veya karşı çıkmalıdır. İnsanları "değiştirmenin” yolu, tabiatı "değiştirmenin" yoluyla aynıdır, bu yol bilgidir. Bilgi, insan söz konusu olduğunda, akılları aktifse ve aktif olduğunda ikna işlemiyle kullanılmalıdır. Akılları aktif olmadığında ise insanlar kendi hatalarının sonuçlarına terk edilmelidir. "Farkı bilmek” insan eseri kötülüklerin (zaten başka türlüsü de yoktur) sessiz bir teslimiyetle kabul edilmemesi gerektiği, kişinin bunlara isteyerek asla teslim olmaması gerektiği anlamına gelir. Ve eğer kişi korkunç bir diktatörün, içinde hiçbir eylemde bulunmanın mümkün olmayacağı hapishanesine atılırsa, kişinin onu kabul etmediği bilgisinden iç huzuru doğar. İnsanlarla güç kullanarak başa çıkmak, tabiatla ikna yoluyla başa çıkmak kadar imkânsız bir şey olup bu, İnsanları güce dayalı olarak yöneten ve yakarışlar, dinî danslar ve rüşvetle (kurbanlarla) tabiata yalvaran vahşilerin politikasıdır. Böylesi bir politika işe yaramaz ve tarihteki hiçbir insan toplumunda işe yaramamıştır da.
Pek çok insan bu belirsizliğin etkisiyle mahvolmuştur. Böyle bir insan başarmak istediği amaç veya arzuyu düşündüğünde aklındaki ilk soru, 'Bunu yapmak için ne gerekir?" değil, "Ben bunu yapabilir miyim?" sorusudur. Bu sorunun anlamı şudur: "Bunun için doğal yeteneğim var mı?" Örneğin, "Dünyada her şeyden çok bir
Reklam
Entelektüeller bir ülkenin muhafızlarıdır.
İnsanlar aklı terk ettiğinde sadece duyuların onlara rehberlik edemediğini ve aynı zamanda dehşet hariç, hiçbir duyguyu yaşayamayacağını anlar. Bugünün entelektüel modalarına göre yetiştirilen genç insanlar arasında uyuşturucu bağımlılığının yayılması, idrak araçlarından yoksun kalan ve gerçeklerden kaçmak isteyen insanların (varoluşla
Rand on yıl önce şunları yazmıştı: "Ben asıl olarak bir kapitalizm savunucusu değil bir egoizm savunucusuyum; esasen egoizmin de değil, aklın savunucusuyum. Eğer bir kişi aklın üstünlüğünü kabul ediyorsa ve onu tutarlı bir şekilde kullanıyorsa gerisi kolaydır. Bu, yani aklın üstünlüğü, benim çalışmamın ve Objektivizm'in asıl ilgi alanıdır, böyle olmuştur ve böyle olacaktır." (The Objectivist, Eylül 1971) Objektivizme göre akıl, insanoğlunun sadece kendine has özelliği değildir; aynı zamanda insanoğlunun asıl özelliğidir, onun hayatta kalmasının asıl yoludur. Bu nedenle faaliyet göstermek için aklın gerektirdiği her şey insan hayatı için bir gerekliliktir. .. Bu yüzden insanoğlu metafiziğe, epistemolojiye ve ahlaka, yani felsefeye ihtiyaç duymaktadır, insanoğlu felsefeye kendi tabiatı gereği ve pratik bir sebep için ihtiyaç duyar; düşünebilmek, davranabilmek ve yaşayabilmek için. .. Ayn Rand'a göre felsefe, insan hayatındaki temel faktördür. Felsefe, insan aklını, karakterini ve ulusların kaderini şekillendiren asıl kuvvettir. Felsefe, insanların kabul ettiği felsefe tipine bağlı olarak bunları iyi veya kötü yönde şekillendirir. Ayn Rand'a göre insanın tercihi, bir felsefe sahibi olmak veya olmamakla değil, sadece hangi felsefeye sahip olunacağıyla ilgilidir. İnsanın tercihi, tercihinin bilinçli, açık, mantıklı ve bu nedenle pratik mi olacağı, yoksa rastgele belirsiz, çelişkili ve bu nedenle zararlı mı olacağı konusundadır.
196 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.