Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

PfefferMinzu

PfefferMinzu
@PfefferMinzu
Piyano • Resim • Kitap
7 okur puanı
Mayıs 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Bazen önüme upuzun bir cadde çıkıyor. Öyle uzun ki insan bunun sonu gelmez sanıyor. O zaman acele etmeye başlıyorsun. Gittikçe daha çok acele ediyor insan. Her önüne baktığında yolun hiç de kısalmamış olduğunu fark ediyorsun. Daha hızlı ve daha gayretli çalışıyorsun; sonunda nefesi kesilip güçsüz kalıyorsun. Ve cadde hâlâ upuzun bir şekilde seni bekliyor. İnsan caddenin tamamına bakıp hemen bir karara varmamalı. Her zaman adım adım ilerlemeli. Sürekli bir adım sonrasını düşünmeli; bir adımz sonra derin bir nefes, sonra bir süpürge. İşte o zaman hayat zevkli olur. Önemli olan işini iyi yapmaktır. Öyle de olmalı. Bir de bakarsın ki adım adım bütün yolu bitirmişsin. Nasıl olduğunu anlamadan ve yorulmadan. Önemli olan da budur.
Sayfa 43 - BeppoKitabı okuyor
Reklam
Beppo'ya göre, dünyadaki bütün anlaşmazlıklar kasıtlı veya kasıtsız, aceleye getirilerek söylenmiş birtakım yalan yanlış sözlerden kaynaklanıyordu.
Bir insanın çok dostu olabilir ama insan, onların içinden bazılarını kendine daha yakın bulur ve onları daha çok sever.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Abuzer: "Bir de baktım ki 40 yıl geçmiş. Bana sorarsan bir hafta geçmiş gibi. Çünkü sadece 4 gece yattığımı hatırlıyorum orada." Fatma Kadın: "Sana 4 gece bize 40 yıl oğul. 40 yul geleceğin yolu bekledim durdum. 40 yıldır dua ediyorum "Allah'ım Abuzer'imi bana bağışla," diye, 40 yıl..." - Duaların kabul oldu işte aney. Bak geldim işte. En kısa zamanda yanınıza gelmek istiyorum, hem de yeni geline. - Yeni gelin, ha? - He ana, yeni gelin. Japon değil ama Malatyalı, adı Gülşen. Mağarada nişanlandık bile. - Vay benim akıllı oğlum, dört günde kızın gönlünü ettin ha!
Sayfa 201Kitabı okudu
- Bakınız neler yazılmış, okuyayım size: "Firavun'la savaşan Abuzer, Firavun'u kendi mızrağı ile öldürdü" - Daha neler, tövbe tövbe, yalan söylüyor bunlar, Abdülkadir.
Sayfa 214Kitabı okudu
Reklam
Evet anne, ne kadar doğru söylüyorsun. Bazen çok şey bilmek insanı köreltiyor, düşüncekerini daraltıyor. Bildiklerine, ön kabullerine, yargılarına takılıp kalıyor insan. Bildiğinin dışında hiçbir gerçek ve olasılık yok zannediyor. Bazen insanın tüm bildiklerini unutup yeni baştan düşünmesi gerekiyor, değil mi?
Sayfa 205 - MahmutKitabı okudu
Hamo, Abuzer’in donup kalmış bir vaziyette aval aval kendine baktığını fark etti. Telefonu alıp masanın üzerine koydu. Abuzer’in gözü hâlâ bu aletteydi. Hamo durumu anladı. — Bunu merak ediyon de mi? — He valla, fotoğraf makinesi değil miydi o? — Bunun adı cep telefonu, Abuzer. — Cep telefonu mu? Demek caddede insanların elinde oynayıp durduğu, kulaklarına götürdüğü bu acayip aletin adı cep telefonu ha? — Hee ya. Bununla telefon ediyon, fotoğraf çekiyon, internete falan girebiliyon, öyle bi’ şey işte. — Nereye giriyon nereye? — İnternete yav. — O ne? — Sana nasıl anlatayım bilmem ki, şey işte internete giriyon, sörf yapıyor, haber okuyon, şarkı türkü dinliyon, film seyrediyon falan filan. Abuzer hiçbir şey anlamamıştı. İnternete girmeyi suya girmek gibi bir şey zannediyordu.
Sayfa 174Kitabı okudu
Olayları bir bütün olarak göremediğimiz için anlam veremiyoruz. Her şey bize saçma geliyor olabilir. Gerçekler çoğu zaman bulanık perdelerin arkasında gizlenir. Perdenin ardındaki gerçekleri ancak aklını ve sezgilerini kullanabilenler görebilir.
...Demek ki güneş insanların algılarına, bulundukları konuma göre aynı anda, aynı saniyede binlerce farklı anlamlar kazanıyor. Konfüçyüs der ki, “Kimi mutluluğu yukarıda arar, kimi de aşağıda. Halbuki mutluluk insanlarla aynı hizadadır.” Algılarımızı fark edip değiştirebilirsek, her duruma ve olaya göre konumumuzu ayarlayabilirsek güneş ne yakar ne dondurur. Güneşi içimizde hissedelim ki bizi hep ısıtsın.