Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Martenteo

Martenteo
@Phidas
Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir. J.L Borges NOT: BU PLATFORMDA BULUNMAMIN AMACI ERKEK ARKADAŞ ARAMAK DEĞİL!!!
Martenteo bir yorumu yanıtladı.
Çocuk olmak tarihin her anında zor iş
Bir çocuk kaçırılır ve sonra serbest bırakılırsa yasalar bunun bir suç olmadığını söylüyor. Paris'te hırsızlıktan sonra en çok işlenen suç, kız çocuklarını taciz. Çok kimse bunu polise bildirmeye çekiniyor ama bilinen rakam yılda 30.000'e yakın.
Sayfa 296 - Oğlak YayıncılıkKitabı okuyor
Ayuzawa Kaichou okurunun profil resmi
Okuduğunuz kitap 19.yy ile ilgili sanıyorum. 18. Ve 19. yylarda kız çocuklarını da eğitim almasını isteyen aristokrasi çevresinde erkek çocuklarının bile tacize kalmasından dolayı ev eğitimini tercih edilmesini de buna bağlıyordu bir programda İlber Ortaylı. Günümüzde güvenlik şartları bile yetersizken o dönemler baya karanlık 🤔
Martenteo okurunun profil resmi
Evet, 1894-1902 arası Paris'te geçiyor olaylar. Ne yazık ki öyleymiş, çok çok daha kötü olaylar ve yasalar var o dönemlerde. Dediğiniz gibi günümüzde bile böyleyse, o dönemlerde olması şaşırtıcı değil.
Reklam
Martenteo bir yorumu yanıtladı.
1900'lerde Anadolu
Akşam aşçıda karnımızı doyuruyor ve arkasından karpuz satın alıp odamıza gidiyoruz. Karpuz kabuklarını pencereden fırlatıyoruz. Doğu insanının rahatı bu! Çöpler, kirli sular pencereden olduğu gibi boca ediliyor! Bir keresinde aşağıdan geçen birinin neredeyse üzerine çöpler dökülürken, adamcağızın elinden “Bak! bak!” deyip yürümekten başka bir şey gelmedi. Ne yapabilir ki, sonuçta o da evinde pencereyi aynı amaçla kullanıyor.
Sayfa 77 - Tarih Vakfı Yurt Yayınları (e-kitap)Kitabı okudu
Serdar okurunun profil resmi
Bu bana Avrupalıların bir zamanlar ki çok uzakta değil birkaç yüzyıl öncesine kadar tuvaletlerini bir kaba yapıp camdan dışarı atmalarını hatırlattı. Sokaklarda o kadar çok kötü koku olurmuş ki bu kokuyu bastırmak için parfümü icat ettikleri söylenir.
Martenteo okurunun profil resmi
Aynen öyle. Hatta Fransız elçileri geldiğinde onları diğer elçileri ağırladıkları konaklarda ağırlamaz, o zamanlar şehrin dışında kalan Tarabya'ya yerleştirirlermiş.
Martenteo yorumladı.
416 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Kırık Hayatlar, Halid Ziya Uşaklıgil'in Servet-i Fünun döneminde yazdığı son romanıdır. Eser ilk olarak 1901 yılında Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilmeye başlanmış fakat sansüre uğradığı için tamamlanmamış ve 1902 yılında tefrika yarıda kalmış. Daha sonra 1922 yılında Vakit Gazetesinde tekrar baştan tefrika ediliyor ve 1924 yılında da
Kırık Hayatlar
Kırık HayatlarHalid Ziya Uşaklıgil · Özgür Yayınları · 20161,587 okunma
Martenteo okurunun profil resmi
Muhteşem bir inceleme olmuş. Her açıdan değerlendirmiş, okuyucuya kolaylık sağlayan bilgiler vermişsiniz. Elinize, yüreğinize sağlık.
Serdar okurunun profil resmi
Rica ederim. Okuduğunuz ve yorumladığınız için çok teşekkür ederim.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Martenteo bir yorumu yanıtladı.
Mavi'nin saraya ya da asalete ilişkin bir renk olmasının kaynağı, İstanbul'dur. Milattan sonra 6'ıncı yüzyılda, imparator Justinyen'i devirmek için çıkan Nika Ayaklanmasında, Saray'ı tutanlara "Maviler", ayaklanmacılara da "Yeşiller" denilirdi. Şimdiki Sultanahmet'te bulunan hipodromdaki yarışlarda da hep maviler ve yeşiller karşılaşırdı. Özetle mavi veya Mavi Kanlı olmak, eski Bizans'ın bir kalıntısıdır.
Sayfa 70 - Birey YayıncılıkKitabı okudu
Serdar okurunun profil resmi
Sultanahmet Camii de Avrupalılar tarafından "Mavi Cami" olarak biliniyor. Bunun nedeninin iç mimarisinde mavi renginin ağırlıkta olması deniliyor. Ama alıntınızı okuduktan asıl nedeni bu mudur yoksa başka bir anlamı mı var onlar için bilemiyorum.
Martenteo okurunun profil resmi
Hiç o açıdan bakmamıştım. İlginç bir tespit. Teşekkürler 🙏 🙏🙏
1 sonraki yanıtı göster
Martenteo yorumladı.
192 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kitap, Ömer Seyfettin'in 12 adet öyküsünü içeriyor, öykülerin isimleri ve bana göre 10 üzerinden verdiğim puanlar şu şekilde; * Fon Sadriştaynın Karısı (10) Bu öyküsünde bir Alman kadınının özelliklerine duyulan hayranlığı işliyor. Bu açıdan Ömer Seyfettin'in milliyetçi uslubunun dışında kalan bir öykü diyebiliriz. Yalnız öykü oldukça
Beyaz Lale
Beyaz LaleÖmer Seyfettin · Rafet Zaimler Yayınevi · 19741,241 okunma
Martenteo okurunun profil resmi
Beyaz Lale'yi okuyana kadar çok fazla Ömer Seyfettin kitabı geçmişti elimden. Yunan işgalini yaşamış topraklarda doğup büyüdüğüm için belki de bu öyküyü okuyunca uzun süre bir şey okuyamadım, çünkü biliyordum ki bu öyküde olduğu gibi şeyler hatta çok daha kötüleri Ege'de de yaşanmış. O yüzden okuduklarımı sindirmem kolay olmadı ve bir daha Ömer Seyfettin okuyamadım, bana o hikayeyi hatırlattı çünkü adı. Bu da yazarın kabiliyeti aslında. Ancak sizin de ifade ettiğiniz gibi belli bir yaşın olgunluğu gerekli bu öyküyü okumak için. Ben ortaokuldaydım mesela. Dikkat edilmeli.
Serdar okurunun profil resmi
Evet kesinlikle dikkat edilmeli. Kitabı okuduktan sonra Kitapyurdu'nda yorumlara bakarken mesela Çocuk Yayınları kategorisinde bu hikayeyi yayınlayan yayınevi gördüm. Gerçi 15+ yazıyordu ama yine de yeterli değil bence. Bir çocuğun bu hikayeyi okuduğunu düşünmek bile istemiyorum. Çok etkilenir çünkü siz de olduğu gibi.
310 öğeden 1 ile 5 arasındakiler gösteriliyor.