Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Abdullah ANAŞ

Abdullah ANAŞ
@Pskabdullahanas
Kütüphaneden tam çıkarken kitap almadığını gören ve acayip bir kitap okuma tutkusuna kapılan çocuk
Hazrecliler dediler ki : biz böyle yaptığımız takdirde buna karşı mükafatımız ne olacaktır ? Hazreti peygamber cennet dedi . İnanmayan birisi için cennet bir sözden ibarettir. Bu insanlar inanmıyor olsaydı ve samimi olmasalar da bu sayılan fedakarlıklar dünyevi olmayan bir karşılık için yüklenirler miydi?
Sayfa 99 - İnsan yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Anne babalar çocuklarını duygusal anlamda reddettiklerinde ya da görmezden geldiklerinde, bu çocuklar aynı davranışı genellikle diğer insanlardan da bekleyerek büyürler. Başkalarının onlarla ilgilenebilecekleri konusunda kendilerine güvenmezler. Ne istediklerini sormak yerine düşük özgüvenleri nedeniyle daha çekingen olurlar ve ilgi görmek istediklerinde kafaları daha karışık bir hal alır. Kendi ihtiyaçlarını bilinir hâle getirmeye çalıştıklarında başkalarını rahatsız edeceklerine inanırlar. Maalesef, geçmişteki gibi tekrar reddedileceklerini düşündükleri için bu çocuklar kendi duygularını bastırırlar ve kendilerini duygusal yalnızlığa iterler. Bu durumda, insanlar başkalarıyla iletişime geçmek yerine bir adım geride durarak kendi duygusal yalnızlıklarını yaratırlar
Sayfa 41 - Sola unitas
İster kadın ister erkek olsun çocukluklarında duygusal ilgiden yoksun olan kişiler, başkalarının onlarla kendileri oldukları için bir ilişki kurmak isteyeceklerine genellikle inanamazlar
Sayfa 34 - Sola unitas

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Neden Geçmiş Kendini Tekrar Eder
Duygusal olarak olgunlaşmamış ebeveynlerle duygusal bir bağ kuramamak böylesine acı verici bir şey ise o hâlde neden birçok insan yetişkinlikte sinir bozucu ilişkilere kapılır? Beynimizin en ilkel kısımları emniyetin aşinalık içinde yer aldığını bize söylemektedir (Bowlby, 1979). Deneyimlediğimiz durumların çekimine kapılırız çünkü onlarla nasıl başa çıkabileceğimizi biliriz. Bir çocuk olarak ebeveynlerimizin sınırlarının farkında olamayız çünkü anne babalarımızı olgunlaşmamış ya da kusurlu olarak görmek korkutucudur. Maalesef, ebeveynlerimizle ilgili bu acı verici gerçeği inkâr ettiğimizde benzer zarar verici insanları gelecekteki ilişkilerde tanıyamıyoruz. Bu durumu reddetmek aynı şeyin gelecekte de tekrar tekrar yaşanmasına sebep olmaktadır. Sophie'nin hikâyesi, bu dinamiği çok güzel resmetmektedir.
Sayfa 31 - Sola unitas
Yalnızlık
Baskaları tarafindan görülmemenin verdigi yalnizlik duygusu, fiziksel yaralama kadar temel bir acıdır ve bu acı içeridedir, dışarıdan görülmez. Duygusal yalnızlıgın anlasilması güçtür ve kisiye özel bir deneyimdir.
Sayfa 25 - Sola unitas
Reklam
Duygusal olarak olgunlaşmamış anne babalar, gerçek duygulardan korkarlar ve duygusal bağ kurmaktan uzak dururlar. Onlar, gerçekle mücadele etmek yerine ona direnen savunma mekanizmaları kullanırlar. Kendileriyle ilgili düşünmeyi hoş karşılamazlar, bu nedenle hatalarını nadiren kabul eder ve özür dilerler. Olgunlaşmamış olmaları onları tutarsız ve duygusal olarak güvensiz kılar.
Sayfa 17 - Sola unitas
Kaygılı bağlanan insanların, duygu ifadesinin değiştiği ânı diğerlerinden daha önce fark etme eğilimi olduğunu buldular. kaygılı bağlanma stiline sahip insanlar başkalarının duygusal ifadelerindeki değişime karşı çok daha tetikte; dahası diğerlerinin verdiği ipuçlarına karşı daha hassaslar ve doğru okuyorlar.
Sayfa 79 - AgantaKitabı okuyor
Kaygılı bağlanma
Bağlanma sistemi beynimizde bağlanma figürlerimizin uygunluğunu ve güvenirliğini gözlemlemekle sorumlu bir mekanizmadır. Eğer kaygılı bağlanma stiline sahipseniz, eşsiz bir ilişkinizin tehdit altında olduğunu hissetme yetiniz vardır.
Sayfa 78 - AgantaKitabı okuyor
Kaçınganların kendilerini güçlü ve bağımsız gördüklerine dair savunmacı öz-algıları, diğerleri onları rahat hissettiklerinden daha fazla bir yakınlığa çekmek istediğinde doğrulanır. Kaygılı tiplerin de partnerlerinin verebileceğinden daha fazla yakınlık istediklerine dair algıları, önem verdikleri birileri tarafından hayal kırıklığına uğrama beklentileri gerçekleştiğinde doğrulanır. Yani böylece her bağlanma stili aşina olduğu senaryoyu tekrarlar.
Sayfa 88 - AgantaKitabı okuyor
Güvenli insanlar yakınlık konusunda rahattır, çoğunlukla sevecen ve sevgi doludur. Kaygılı insanlar yakınlık ihtiyacındadır, kafaları çoğunlukla ilişkileriyle meşguldür ve partnerinin sevgisine karşılık verip veremeyeceği konusunda endişe duyma eğilimindedir. Kaçıngan insanlar yakınlığı özgürlüğün kaybedilmesiyle eş tutar ve sürekli asgari düzeyde tutma çabasındadır.
Sayfa 15 - AgantaKitabı okuyor
Reklam
. İn- sanların yüzde 50’den biraz fazlası güvenli, yaklaşık yüzde 20’si kaygılı ve yüzde 25’i kaçıngandır. Kalan yüzde 3-5 arası ise daha az yaygın olan karmaşık kategorisine girer.
Sayfa 16 - AgantaKitabı okuyor
Bağlanma Stilleri nereden gelir???
Önceleri, yetişkin bağlanma stillerinin asıl olarak büyütülme şeklinizin ürünü olduğu düşünülürdü. Dolayısıyla şu anki bağlanma stilinizin bebekken size nasıl bakıldığıyla ilgili olduğu sanılırdı: Ebeveynleriniz hassas, ihtiyaç duyduğunuzda yanınızda ve duyarlı insanlarsa, güvenli bir bağlanma stiliniz olur. Duyarlılıkları değişkenlik gösterdiyse kaygılı bir bağlanma geliştirirsiniz. Uzak, sert ve duyarsız bir tavır takınmışlarsa kaçıngan bir bağlanma stiliniz olur. Günümüzde yetişkin bağlanmasının çeşitli etkenlerin etkisi altında kaldığını ve bunlardan yalnızca birinin, ebeveynlerin bize bakma biçimi olduğunu biliyoruz. Genlerimizin ve yaşam deneyimlerimizin de dahil olduğu diğer etkenlerin de rolü var.
Sayfa 17 - AgantaKitabı okuyor
Giderilmemiş ihtiyaçlar
Bağlanma prensipleri bize insanların ancak giderilmemiş ihtiyaçları kadar muhtaç olduklarını öğretir. Duygusal ihtiyaçları karşılandığında –ne kadar erken o kadar iyi– ilgi dışarıya yönelir. Bu, bağlanma literatüründe “BAĞIMLILIK PARADOKSU” olarak geçer. İnsanlar bir diğerine ne kadar etkin şekilde bağlanırsa, o kadar cesur ve bağımsız olurlar.
Sayfa 26 - AgantaKitabı okuyor
…İnsan aslında karmaşık bir varlık değil. Çoğunluğu zamanın büyük bir bölümünü yaşamak için kullanıyor, geriye kalan ise, özgür oldukları küçük zaman diliminden öyle korkuyor ki, ondan kurtulmanın her türlü yolunu deniyor. İşte insanın değişmez yazgısı!
Sayfa 7 - Kültür yayınlar iş bankasıKitabı okudu
- Ah, insan öyle fani ki, yaşadığından gerçekten emin oldugu bu dünyada bile, varlığının tek bir gerçek iz biraktigi bu dünyada bile, sevdiklerinin ruhunda ve hatıralarında o da sönüp kaybolacak, hem de cok çabuk!
Sayfa 84 - Kültür yayınlar iş bankasıKitabı okudu
Üzerinde zevkle yasamak için insanın sadece biraz toprak parçasına, altında huzurla yatmak için de bundan daha azına ihtiyacı var.
Sayfa 73 - Kültür yayınlar iş bankasıKitabı okudu
Reklam
… geçit vermez dağlardan, kimsenin ayak basmadığı ıssız yerlerden, meçhul okyanus sonuna kadar evreni yaratanın ruhu esiyor ve o kendini hisseden ve yaşayan her toz zerresinden mutluluk duyuyor. -ah, bir zamanlar başımın üzerinden uçup geçen Turnanın kanadında sonsuzluğun köpüklü kasesinden kabaran o yaşam hazını içime çekmek ve yüreğimin sınırlanmış gücüyle bir an için her şeyi kendi içinde ve kendisiyle birlikte ortaya koyan varlığın mutluluğunun bir damlasını yudumlamak için sık sık azgın denizin sahiline gitme arzusunu duyardım .
Sayfa 50 - Kültür yayınlar iş bankasıKitabı okudu
Sinsi bir hastalığın önlenemez sekilde her geçen gün ölüme yaklaştırdığı bahtsız birinden, hançerle işkencesine bir anda son vermesini isteyebilir misin? Gücünü tüketen hastalık, aynı zamanda ondan kurtulma cesaretinden de onu yoksun bırakmaz mı?
Sayfa 41 - Kültür yayınlar iş bankasıKitabı okudu
Sağlık alanındaki modern yönetim-bakım hareketleri psikoterapi sahası için ölümcül tehditler ortaya koymaktadır. (1) Terapinin gerçekdışı bir biçimde kısa olması, semptomları doğuran alttaki çatışmalar yerine yalnızca dışarıdaki semptomlara odaklanması gerektiği, (2) terapinin gerçekdışı bir biçimde ucuz olması gerektiği (ki bu hem gerekli yılları derin bir eğitime yatıran ve hem de yetersiz eğitim almış terapistlere gitmeye zorlanan hastalar için cezadır), (3) terapistin tibbi modele öykünmesi ve kesin tibbi hedefler formüle etme ve her hafta onları değerlendirme saçmalığına girmesi gerektiği ve (4) terapistlerin yalnızca deneysel olarak geçerli kılınmış terapileri (EVT) uygulaması, böylece semptomların hafiflediğini gösteren kısa, görünüşte kesin bilişsel davranışçı tarzları desteklemesi gerektiği şeklindeki emirleri bir düşünün. Ama psikoterapi sahasına yapılan bütün bu yanlış temelli ve korkunç saldırıların içinde hiçbiri, protokol zorlamalı terapiye yönelik eğilimden daha korkunç değildir. Bu yüzden bazı sağlık planlamaları ve HMO'lar, terapistin terapi seyri için belirlenmiş bir planı takip etmesini ve hatta her seansta planlanan maddelerin işlenmesini gerektirmektedir. Kar sağlamaya aç sağlık hizmeti idarecileri ve hatalı profesyonel danışmanlar, başarılı terapinin hasta ve terapist arasındaki ilişkinin bir sonucu olmaktan çok elde edilen veya dağıtılan bilginin bir işlevi olduğuna inanmaktadır. Bu çok büyük bir hatadır.
Sayfa 187
Genellikle psikoterapide burada ve şimdi odağının birçok avantajı vardır. Bu odak, terapi seansına bir yakınlık hissi katar. Hastanın geçmişe ait eksik ve her an değişen bakış açısına dayanmaktan daha doğru bir veri sunar. İnsanın burada ve şimdide ilişki kurma tarzı, o insanın diğerleriyle geçmişte ve şu anda ilişki kurma tarzının sosyal mikrokozmosu olduğu için kişinin ilişki kurmadaki problemleri terapistle ilişki geliştikçe canlı renklerle ortaya çıkar hemen. Dahası terapi daha yoğun, daha elektrikli hale gelir, burada ve şimdiye odaklanan hiçbir birey ya da grup terapisi sıkıcı değildir. Ayrıca bu yöntem hastanın yeni davranışları dışarıdaki dünyada uygulamaya geçmeden önce deneyebileceği deneysel ve güvenli bir alandır
Sayfa 183
... Tamamladığım kendi çalışmamda incelediğim her dul, ölmüş olan eşten yavaş yavaş kendini ayırıp yeni birisine veya bir şeye yatırım yapmıştı. Bu en sevgi dolu evlilikler için bile geçerliydi. Aslında, en iyi evlilikleri yaşamış olan dulların çoğunun yas ve ayrılma sürecini, derinden çatışma yaşayanlardan daha kolay geçtiklerini gösteren güçlü kanıtlar bulmuştuk. (Bence bu ikilemin açıklaması pişmanlıkta yatıyor: Hayatlarını yanlış kişiyle evli olarak geçirenler için eşini kaybetmek daha karmaşıktır çünkü kendileri ve boş yere geçen yılları için de yas tutmak zorunda kalırlar.)
1911'de Freud ilk kez açıkladığından beri hastanın psikanalizde söylediği ilk rüyayı bir gizem çevrelemiştir. Freud ilk rüyanın deneyimsiz olduğunu ve oldukça fazla şey açığa çıkardığına inanıyordu çünkü başlangıçta hastalar acemidir ve savunma oluşturmamışlardır henüz. Terapide Daha sonra terapistin oldukça becerikli rüya yorumu yeteneklerinin olduğu açık hale gelince bilinçdışımızda yaşayan rüya dokumacısı daha dikkatli olmaya başlıyor, daha karmaşık ve kafa karıştırıcı rüyalar üretmenin yolunu buluyordu.
Sayfa 108