"Çünkü bir sürü rütbe var ve her rütbe kesinlikle kendi rütbesine göre bir davranış bekliyor, doğal olarak, sonra da azarlamalar rütbe derecesine göre değişiyor, çünkü eşyanın tabiatı bu! "
" Cancağızım, biliyor musunuz, çay içmemek ayıp oluyor; burada herkesin durumu iyi, o yüzden de ayıp oluyor. Başkaları yüzünden onu da içiyorum Varenka, görüntü olsun hava olsun diye; yoksa benim için farketmez, tiryakisi değilim."
Kitapta iki tip ön plana çıkıyor biri satrançtan başka mahareti olmayan ama aslında asalak bir tip -ki bu da bizde ve diğer toplumlarda olan bir insan tipini özetlemiş tek bir yönü ile kendini dünyanın en mükemmeli sayan belki kendinden farklı alanlarda çok daha iyi olan insanları hiçe sayan tip- diğerine gelince dört duvar arasında satrança yeni bir soluk katan zihninde değişik kombinasyonlar üreten adam. İkinci karakter yazarın aynası aslında. Nazi zulmünden kendisini intihar ederek kurtaran Stefan kitaptaki karakterin kurtuluşunu da satranç üzerinden yazmış. Kitap anlamsız bir yerde bitiyor gibi gelse de tam olması gereken yerde tıpkı hayatımız gibi ummadık bir yerde bitiveriyor.
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020236,5bin okunma
" Bize hiç bir şey yapmadılar -sadece bizi en mutlak anlamdaki hiçliğin içerisine yerleştirdiler; çünkü bilindiği gibi dünyada hiç bir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz."
"Hırpalanmak yerine okşanmak ve iltifat görmekte, belki daha fazla korku ve tehlike vardır. Ola ki beğenilmek, seni gurur ve kibir gayyâsına düşürür de, çarpılıp kalırsın."