Zorla terbiye yöntemiyle, yasalara uyan vatandaşlar elde edilebilir. Fakat onlar bunu yasalara saygı duydukları için değil, korku veya alışkanlıktan dolayı yaparlar. Bu insanların iç dünyaları tamamen ölü olabilir, duygu kaynakları tamamen kurumuş olabilir, buna rağmen yasaları çiğnemezler çünkü buna alıştırılmışlardır. Ahlâken içi boşalmış “düzgün vatandaşlar” ve özleri itibarıyla iyi ve ince ruhlu suçluları işleyen hikâyeler, edebiyatın bitmez tükenmez ilham kaynaklarıdır. İnsani ve ilahi olmak üzere iki türlü adalet de buradan gelir.
Onlardan bir kısmı, farzları ihmal edip nafilelerle meşgul olmuşlardır. İşi tam bir aşırılığa vardıracak kadar derine dalmışlardır. Meselâ; kimisi abdestte vesveseye mağlup olmuştur; işi aşırıya vardırarak, dinde temizliğine hükmedilen suya razı gelmez ve necaset konusunda uzak ihtimalleri dahi yakın kabul eder. Fakat iş haram yemeye gelince yakın ihtimalleri uzak değerlendirir. Bazen de tamamen haram olan şeyi yer. Eğer onun ihtiyatlı davranışı su hakkında olacağına, yemek konusunda olsaydı daha uygun olurdu.
Aslında bu konuda Sahâbilerin yaşantısını delil alabilirdi: Hz. Ömer (r.a.), necaset bulunma ihtimaline rağmen hristiyan bir kadının testisindeki su ile abdest almıştır. Bununla beraber o, nice helal yolları, harama düşme korkusuyla terk ederdi.
9.VI. –
Günlüğü tutulmaz bugünün
Hiçbir saniyesi tükenmeden
yaşanıp duracak ömür boyu
Nerde, nasıl, nelere karşı…
Sorular yok, anlamsız olan
hiçbir şey yok çünkü bugün
Günlüğünü tutmayacağım bugünün
Sadece bir tarih düşeceğim
ömrümün tenha bir sayfasına
Cumartesi, dokuz haziran
GÜLÜŞÜN EKLENİR KİMLİĞİME
Gün biter gülüşün kalır bende
anılar gibi sürüklenir bulutlar
Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır
yarım kalan bir şiir belki de
Aykırı anlamlar arayıp durma
güz biter sular köpürür de
kapanmaz gülüşünün açtığı yara
uçurum olur cellat olur her gece
Her gece yeniden bir talan başlar
acı ses olur, ses deli bir yağmur
eski bir eylüle gireriz böylece
Sığındığım her yer adınla anılır
ben girerim, sokağı devriyeler basar
bir de gülüşün eklenir kimliğine
"İnsanlara son on yıldır bir kazanan kadın tipi pompaladılar. Hem eli ayağı düzgün olacak, hem dünya olaylarını bilecek. Hem işinde çok iyi olacak, hem ev işlerini yapacak. Hem içli köfte yapacak, hem de kültür dergisi okuyacak! Böyle bir süper kadın. Sonra bu kadının neden mutlu olabileceği söylenmedi. Şimdi kadınlar var güçleriyle özellikle yirmili yaşlarında "birisi" olmaya, başkalarından farklı ve üstün olmaya, çok güçlü olmaya çalışıyorlar. Ama bütün bunları elde ettikten sonra mutsuz olduklarını görüyorlar. Elde ettiklerinin mutluluğu getirmediğini anlıyorlar geç olsa da."
#alinti