Her yan kızıla kesmiş
Börtü ,böcek ,kurt ,kuş, sabit kırılgan ve hareketsiz
Kiminin seyir defteri kapanmış, kiminin su yolu aralanmış
Bense mahzun ve biçâre
Her akşamüstü böyle olur nedense..
İstanbul'u dinliyorum
Öyle gözlerim kapalı falan değil
Açık pörtlenmişcesine açık ,yuvasına sığmıyor, kusarcasına bakıyor dışarıya
Kin biriktiriyor betona, beton yığınlarına , betoncuya ondan sonra kuma cimentoya
Ve kinim büyüyor sonra insana bütün insanlığa...
Dağın öte yüzü hep yanlış tanımlandı, orda hep iç çekiş silsileleri, kaos ,kargaşa, yokluk, yoksulluk, yoksunluk vardı ümit edilen noktaya varıldığında bunların hiçbiri son bulmadı.
Yıkılmışların dengbej'leri yoktur, olsalar da sesleri duyulmaz. Çünkü kimse yenilenlerin sesini duymak, dengbej'lerin sesine kulak vermek istemez. Yenilenlerin anlattığı hikaye, yenilginin hikayesidir,böyle bir hikâyenin pazarı da çok kesattır.Yenilgi ,çoğu zaman önce bir umutsuzluk ,sonra da görülmez bir korku yaratır, o korku sadece o topluluğun hareketlerini değil aynı zamanda topluluk bireylerinin ruhlarını da sarar. Çığlıklar boğulur, gözyaşları kurur, sorular gizlenir, yorgun bedenler gevşer, kapılar yavaşça açılıp kapanır, insanlar endişeyle hareket eder ve gökteki yıldızlar sessizce kayar.