Onun sırrını biliyordu: ruhunun derinliklerinde onu sımsıkı saran o yalnızlığı, yüreğinde yakasını hiç bırakmayan o umutsuzluğu, yanaklarında nereden estiği bilinmeyen bir rüzgârın o hafif okşayışını.
Bir romandaki hiç alıntılanmamış hiç önemsenmemiş satırlar gibiyim. O kalabalığın içinde olmam gerekiyor,gelen geçen orada olduğumu biliyor fakat hiç bir iz bırakamıyorum zihinlerinde. Sadece onları bir satırdan alıp hayatlarına bir iz bırakacak başka bir satıra götürüyorum. O satıra ulaştıklarında sonsuza kadar unutulan bir çöp yığınına dönüşüyorum.