Zaten kitap raflarına ciltleri pırıl pırıl kitaplar koyan ya da daha da beteri kitapları ön kapakları görünecek şekilde dizen insanlara asla güvenmeyin. Zira böyleleri kitap okuru değil gösteriş budalasıdır. Bakın benim ne yüce bir edebî zevkim var.Sahip olduğum, ama çok büyük ihtimalle kapağını bile açmadığım şu havalı kitaplarıma bakın. Gerçek bir okur kitapların ciltlerini
kırıştırır, sayfalarına tükürükle parmaklarını sürer, kitapların içindeki her sözcüğü ve satır aralarını âdeta yalayıp yutar.
Çoğumuz babamız henüz yaşıyorken, onun yüzüne bir kez bile dikkatle bakmamışızdır. Baba sözcüğünü kullanmaya başladığımız günden itibaren, süreklilik arz eden bir alışkanlık haline gelmiştir ve bu davranışımız ile; yıllarca babamızdan değil de, sanki bir zorunluluktan söz ede gelmişizdir hep.Yoksulluğun ağır yükü altında ve doğası gereği babam,
“İnsanoğlu böyle geçicidir. Kendi varlığına en çok inandığı, sevdiklerinin anılarında ve kalplerinde derin izler bıraktığını sandığı yerlerde bile, hızla silinip gider.”
Sen sensin, sen yalnızca sensin, sen başka biri olamazsın. Buna gerek de yok. Ünlü olman gerekmiyor, dünyanın gözünde başarılı biri olman gerekmiyor. Bunların hepsi aptalca fikirler.
Mükemmellik daha başka bir ilerleme olasılığı yok demektir. Mükemmellik artık herşey bitmiş demektir. Eksiklik büyümenin mümkün olduğunu gösterir. Eksiklik yeni alanların, yeni coşkuların ve maceranın heyecanı demektir. Eksiklik canlı olduğunu, yaşamın devam edeceğini gösterir.