Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Rumeysa

Biz kaplarız, önemli olan şey sadece bedenlerimizin içi. Dışı sert ve kırışık olabilir, düşündükleri şey bu, bir fındığın kabuğu gibi.
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
Bir bulutum, merkezi bir nesne etrafında donup kalmış, bir armut biçiminde, benim olduğumdan daha sert ve daha gerçek ve yarı saydam ambalajı içinde kırmızı parıldayan. İçinde bir boşluk var, gece vakti gökyüzü kadar büyük bir boşluk ve karanlık ve bunun gibi bükülmüş, siyah, gerçi siyahtan çok kırmızı. İçinde yıldızlar kadar sayısız ışık noktacıkları şişiyor, pırıldıyor, patlayıp büzülüyor. Her ay bir dolunay var, kocaman, yuvarlak, ağır, bir kehanet. Geçiyor, duraklıyor, devam ediyor ve gözden yitip gidiyor ve umutsuzluğun, açlık gibi, bana doğru geldiğini görüyorum. Böylesine boş hissetmek, tekrar, tekrar. Yüreğimi dinliyorum, dalga dalga, tuzlu ve kırmızı, sürekli devam ederek, zamanı belirleyerek.
Sayfa 107Kitabı okudu
“Tanrı meyveyi kutsasın” diyor bana, aramızdaki onaylanmış selam sözü bu. “Tanrı yolunu açık kılsın” diye cevap veriyorum, onaylanmış karşılık bu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ben bendim. Zaman yaşanmış zamandı. Birkaç yaşanmış gün de eklenmişti bu zamana. Kemerle bağlanmıştım. Acılarım vardı, kendi kendimi kemere bağlı olarak iyileştirmek zorundaydım. Yanıma yaklaşan herkesi düşmanım olarak görüyordum. Onlar dünyaya bunca yıldır acılar veren faşistlerdi. En büyük korkum faşistlerdendi.
Sayfa 75 - Sonsöz GibiKitabı okudu
Herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda yaşamım bitti. Bilmiyorum, nerede, ne zaman. Ve işte o bittiği yerde başladı. Acının sonunda. Acı ile. * Bittim, yaşamımı kapattım.
Reklam
Bıraktım. Bıraktım. Hepsini, kendi ve benim dünyamı anlamaları için bıraktım. Ama hiçbiri kendi dünyalarını anlayamadı. Ve bana ölümsüzlüklerin sonsuz acıları kaldı. Ya da sonsuz bağımsızlıkları. Bu kadar duyguyu nasıl taşıyacaktım?
Uzun zamanım kalmadı. Önümde kalan zaman benim zamanım, benim can sıkıntım, benim Hiç’im, ama benim olacak.
“Sen kendi sesinle yapayalnız kalacaksın. Dünyada kendi sesinden başka ses olmayacak.”
Sayfa 52 - BeckettKitabı okudu
Bir ölüm özlemi değil bu. Özlemlerim kalmadı. Ben aslında sürekli özlüyor ve bir özlem durumunda yaşıyorum. Bu yüzden özlemlerim yok. Yalnız bir kavram bu. Bütünselliğin kavranması. Bitirilmişliğin. Bir yolculuğun sonu. Başlangıcı olmayan yatay bir yolculuğun sonu. Kendi yuvarlağım çevresinde dönen bir yolculuğun.
Evet, nereden geliyorum? Bana yabancı olan ana- babadan. Bana yabancılaşan bir ana dilden. Beni sevindiren ve ürküten bir doğadan. Acı çektiğim, kaçmak istediğim bir ülkeden.
Reklam
Yaşamımın annemin ve babamın yaşamıyla bir ilintisi olmadığını düşünüyorum. Bir ana ve babadan olma değilim. Bir yaban otu gibi Anadolu yaylasında bittim. Doğumum bile bir kökünden kopma idi. Köklerimi hiç aramadım.
Beni öldürdüm. Her insanı öldürmek kanısı ile öldürdüm. BEN BEN MİYİM? BEN HERKES MİYİM? BEN HER ŞEY MİYİM? Yatıyorum. Kısa bir süre sonra gelecek ölüm. Biliyorum bunu. Umursamıyorum oysa. Güzel bir ölüm kucakladı beni.
No fear can stand up to hunger, no patience can wear it out, disgust simply does not exist where hunger is (...)
“Very well; I hear; I admit, but I have a voice, too, and for good or evil mine is the speech that cannot be silenced.”
The mind of man is capable of anything- because everything is in it, all the past as well as all the future. What was there after all? Joy, fear, sorrow, devotion, valour, rage- who can tell? But truth- truth stripped of its cloak of time.
646 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.