İnsanlık sarhoştur, kolay kolay kendine gelemeyecek kadar sarhoş. Onu kendine getirecek hareket, temenni edelim ki insanlığın tarihinde daima görüldügü gibi, bir büyük belâ, büyük bir musibet olmasın.
"Arkalarından öyle kötü bir nesil geldi ki namazı bıraktılar, şehvetlerinin peşinden gittiler. İşte bunlar azgınlıklarının cezasına uğrayacaklardır." (Meryem, 19/59)
Nefs-i insaniye gafletle kendini unutuyor.
Mahiyetindeki hadsiz aczi, nihayetsiz fakri, gayet derecedeki kusurunu göremez ve görmek
istemez. Hem ne kadar zayıf ve zevale maruz ve musibetlere hedef bulunduğunu ve çabuk
bozulur dağılır et ve kemikten ibaret olduğunu düşünmez. Âdeta polattan bir vücudu var gibi
lâyemutane kendini ebedi tahayyül eder gibi
dünyaya saldirir.
Ey nihal-i işve bir nevres fidanımsın benim
Gördüğüm günden beri hâtır-nişanımsın benim
Var mı hâcet kim diyem rûh-i revânımsın benim
Gizlesem de aşikâr etsemde canımsın benim.