Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Welat Boran

104 syf.
6/10 puan verdi
Mijarek ewqas sivik, ewqas bê hewce.. îmana min ji Gadamer ve çû. Şuxlê ji bo karkêfî yê bûrjûvayan e ev mijar. Zêde zêde aciz bûm nizam çima. Mi go qey ez fêm nakim hela tirkîya wê binêrim, xerabtir derket. Ne Kurdî ba nedihat xwendin. Peyvokên ku min ji pirtûkê ve derxist: Alterite, yadintî (ya-din-tî), (belkî cihêtî) Laş, laşê bêcan Jînlaş, laşê bi can, laşê zindî Diyarde, fenomen Masûlke, muscle Temen, emr Erjeng, terrible, scary, terrifying, terror Kêlî, lehza Bayêreş, aizaimer Kirpandin, derbandin, vurgu Peyik, kurye Hedinandin, dindirmek, sakinleştirmek Hingavtin, vêkevtin. (to hit [a target]): min bi yekem gulle nîşan hingavt. (v.n. hit.): hingavtina nîşanê ez dilxweş kirim. liwirbûnî, dasein, To be there der-vehebûn existensz, bi latînî ekstare Ne-hişî, unbewusst, unconsciously Dagerîn, Konversion, conversion “Ataraxia”[hedinîtî] “Apatheia”[guhnedarî]
Ağrı / Eş
Ağrı / EşHans Georg Gadamer · Avesta Yayınları · 201011 okunma
Reklam
529 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
342 günde okudu
Du rêya mirov heye, rêyek ku hêzê xwe ji rastîyê (heqîqetê, berahîyê) distîne, rêya din jî hêzê xwe ji hêzê distîne. Yanî, gelo em ji bo bigihêjin heqîqetê fêr dibin, felsefe dikin; yan hêz, îktîdar û giranîyê me zêdetir bibe? Ev ciyawazî, ciyawazîya herî krîtîk e. Ku mirov deng bide kîjan alî, jiyana wî/ê gorî ev dengdana form distîne. Em wekî Kurd baş pêzanin ku wek Nietzsche jî dibêje, "hêzdar, mafdar e." Bêguman, mixabin raste; lê ev babet li qada lêgerîna rastîyê, wêneyê bi awayekî giştî dernaxe holê, perçeyekî rastîyê tenê nîşan dide. Felsefe, ji bo ev her du alî jî dikari bibe wek amûrekî. Divê mirov miqatêyî vê babetê be. Di lezgînîyê de rîsk pirr e. Çiqas ji destê kesan hat, divê -bêyî jibîrkirina azmûnê- bi awayekî giştî û hemû (holistic) nêzîkî mijar û bûyera bibin û miheqeq etîkekî dînamîk bimeşînin, teher û helwesta jiyanê, pratîkê ji bîr nekin; yanî divê him teorî hebe, him praxîs, him jî poesîs ( berhênerî, ava kirin, afirandin, çêkirin,). Ji xwe di felsefeyê de şêwaz û/yan rêbaz (rêgeh, metod), bi taybetî epîstemolojî (zanînnasî,) cihekî mezin dadigre. Felsefeya bi Kurdî jî, di nav vê etîkê de ye. Di bin dagirkeriyê de kirina felsefeyê dijwar e, bi êş e, dirêj e. Her weha bi rûmet e, şêrîn e, pêwîst e. Ji bo ev keda mezin û ceribandina yek ji yekem, ji Alî Gurdilî re nikarim tiştekî bêjim, ji bilî pîrozkirinê.
Ferhenga Felsefeyê
Ferhenga FelsefeyêAli Gurdilî · Na Yayınları · 20212 okunma
152 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Parça parça ve bütüncül olmayan birkaç görüşümü yazıyorum aşağıya. 1990'da yazılan bu kitap, yeni devlet adayı Güney Kürdistan'ın tarih dersi için hazırlanmıştır. Yüzeysel ve kısıtlı şekilde meselelere değinmesine rağmen kısmen zengin ve sağlam bir kaynakçası vardır. Özellikle Kürtlerin tek bir ırkın devamı değil, (diğer tüm milletler
Kürtlerin Eski Tarihi
Kürtlerin Eski TarihiCemal Reşid Ahmed · Avesta Yayınları · 202124 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
127 syf.
7/10 puan verdi
Özgün adı The Care Manifesto olan bu kitap, kısaca kapitalizmin yarattığı atomizasyona karşı herkesin birbirini yakınından çevresine 'umursadığı', 'gözettiği' bir toplumun gerekliliğini anlatıyor. Bakım kelimesi ilk akla gelen anlamıyla kişisel bakım, sağlık bakımı gibi şeylerden ibaret olmayıp çok daha bütüncül bir 'umursama' (İngilizcede care) anlamında kullanılıyor. Tabii ki bu bakım veya umursamanın sadece kadının işi olmadığı da vurgulanıyor. Yazarlar insanların birbirleriyle karşılıklı bağımlılıklarının olduğunu ve bunun acizce ya da kötü bir şey olmadığını, aksine bunu kabullenmek ve yaşamı ve toplumu buna göre kurmak gerektiğini söylüyor. Bu toplumun eko-sosyalist, queer feminist nitelikte, insanların karşılıklı yardımlaşması şeklinde işlemesi gerektiğini de belirtiyorlar tabii. Bunun için var olan oluşumların demokratize edilmesi -devletler ve şirketler de dahil- ve kooperatifçilik, enternasyonal dayanışma gibi önerileri vardır. Tam tamına vasat bir metindir. Reel sosyalizmden kurtulamamış ve hâlâ devletten umudunu kesmemiş bu "eko-feminist," "sosyalist feministler" -artık her neyse- yine utanmadan anarşizmden kavramlar almış ve yine anarşizmi de, anarşistleri de hiçbir şekilde zikretmemişlerdir. Ayrıyeten son derece güncel bir metin olmasına karşın -covid 19 patlak verdiğinde çıkmış ve bu salgından da bahsedilmiş- yeni hiçbir şey söylememektedirler. Devletçi sosyalistlerin gerçekten yenilenecekleri an, devletçiliklerini bırakacakları andır.
490 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
111 günde okudu
Bu şiirlerin aşındıran bir özelliği var. Korkunç bir derinliği. Siyah ya da beyaz değil, daha da renksiz. Uzak doğu felsefesini öğrenenler bilir ki başlangıçta anlamaya çalışan insan allak bullak olur, iliklerine kadar kasılır sanki. Bu şiirler de böyle. Bazı şairler coşkunun nirvanasına ulaştırabiliyor, Eliot hissettiğim kadarıyla tersinin nirvanasına da ulaşabiliyor. Mutlak çoraklığa. Didaktiklik var, fark etsen de boş, tokat gibi çarpmaya devam eder. İmge var, yakalarsa bırakmaz. Hikaye var, devam etmeni engeller. Kendisinin de belirttiği gibi "şair, kendi kaleydeskopunu yaratır", var olan ya da egemen algı, düşünüş, anlam ve görünümleri süzer, bozar, yeniden yaratır, yeni algı, anlam ve düşünüşler ortaya koyar. yani arka kapakta yazılan doğrudur: "Sevilmesi ya da sevilmemesinin bir önemi yoktur, mutlaka okunmalıdır."
Bütün Şiirleri
Bütün ŞiirleriT. S. Eliot · Everest Yayınları · 201883 okunma
Reklam
320 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Böyle boktan bir çeviri okumayalı çok oldu. İyi de oldu, yabancı dil bilmenin gerekliliğini hatırlatıyor. Chomsky bilgili biri :D nokta atışı tespitleri var. Birtakım entelektüelleri, devletin devrimcilere yönelik kurnazlığını ve devrimci ideolojilerin sistemi yok ediş yöntemindeki açıkları nefis deşifre etmiş. Mesela bazı anarşistlerin devletin gücünü azaltır diye liberalleri desteklemesini, kontrolün şirketlerin eline geçeceği ve çok daha fazla çoğalacağı için yanlış bulur. Her türlü reformu yanlış, her yolu mübah görmez. Şartlara göre oy kullanılır, imkana ve ihtiyaca göre mücadele edilir vs. Kısaca anarşizmi öğrenmek isteyen birinin okuması gerekir. Ama ben olsam önceliklerime koymazdım, ki, koymadım.
Anarşizm Üzerine
Anarşizm ÜzerineNoam Chomsky · Agora Kitaplığı · 201357 okunma
208 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap üzerinden Ülkenin en büyük "sorununa" değineceğim; türk-kürt çatışması. Bazıları kitabın ezen-ezilen ilişkisini anlattığını söyleseler haklıdırlar ama göreceğiniz üzere anlatılan tamamen türkler ve kürtler arasındaki çatışmadır. Kimisi için acı gelecek bir gerçekle başlayayım, Türkiyede türklük ideolojidir, etnik değil. Türkiyede
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal KarıncaYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 201710,2bin okunma
308 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
Anarşizmin "sınırlarını" zorlayan, ufuk açıcı, önemli bir kitap. Önsözde belirtildiği gibi Stirner bölümü gerçekten de orjinal. Kitabın en zor ve anlaşılmaz bölümü -en azından temelsiz olduğum için bana göre- Lacan bölümüdür. Anlamaya çalışırken beynimin suyu çıkmış olabilir. Bunun haricinde kitabın neredeyse tamamına yayılmış özcülük
Bakunin'den Lacan'a
Bakunin'den Lacan'aSaul Newman · Ayrıntı Yayınları · 201438 okunma
196 syf.
7/10 puan verdi
Alakasız bir giriş yapmak istiyorum. Ne kadar cinsiyetçi, homofobik, birtakım pislik huyları olursa olsun, anarşizmin en azından yarısı Proudhon'dur. "Kelimenin bütün gücüyle" kendine ilk anarşist diyen (mülkiyet nedir kitabındaki meşhur monolog), dolayısıyla anti doktriner olan, ( ve belki de böylece tanrıyı Nietzsche'den önce
Postyapısalcı Anarşizmin Siyaset Felsefesi
Postyapısalcı Anarşizmin Siyaset FelsefesiTodd May · Ayrıntı Yayınları · 20007 okunma
118 syf.
·
Puan vermedi
Başlangıç olarak kitaptan bahsetmek gerekirse "anarko kapitalizm"in genel resmini iyi bir şekilde vermiş. Ayrıca şimdiki sistemden daha iyi olduğunu da belirtmeliyim. Olumlu gördüğüm yerler sanırım bu kadar. Direkt belirteyim, anarko kapitalizm diye bir şey olamaz. İki tarafın ayrı etik görüşleri, ayrı dinamikleri vardır; anarşizm
Anarko-Kapitalizm
Anarko-KapitalizmPierre Lemieux · İletişim Yayıncılık · 199411 okunma
Reklam
89 syf.
·
Puan vermedi
Kitabı iyice anladığımı düşünmemekle beraber, anladığım yerlerden bahsetmek istiyorum. Anarşizm'deki devrim hedefi çoğu kişinin birleştiği toplumsal devrimdir. Bu devrimi oluşturmak için Bookchin'nin önerdiği halkı devrime meyledecek, "katalizörlük" işlevi görecek oluşumlara ihtiyaç vardır. Clark buna karşı çıkar ve mevzubahis
Belediyecilk Hayalleri
Belediyecilk HayalleriJohn Clark · 01 okunma
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Büyük anarşist, eski tüfek Murray Bookchin Hakim Bey'in geçici otonom bölgeler kuramına ve Zerzan'ın ilkelciliğine saldırıyor bu kitabında. Haklı olarak. Hakim Bey'e olan başlıca eleştirilerinden biri Babylon'da açılan geçici çatlakların Babylon'un kendisinin yapay çatlakları olması riski. Bookchin'nin bu riski fark etmesi ve belirtmesi bence
Toplumsal Anarşizm Mi Yaşamtarzı Anarşizm Mi
Toplumsal Anarşizm Mi Yaşamtarzı Anarşizm MiMurray Bookchin · Kaos Yayınları · 200547 okunma
64 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Nietzsche'nin, kan ve özdeyişlerle yazan okunmak değil, ezberlenmek ister sözünü, Valery'nin bir şiir asla bitmez, sadece terk edilir sözünü tutun aklınızda. Bu şiirler de böyle. Yoğun olduğu kadar yalın, tekrar tekrar okunası, tüketilemez. Şair nirvanaya ulaşmış ama geri dönüp diğer insanları da ulaştırması gerektiğini bilen Zen Budistleri gibi. Ayrıyeten anarşi, beat kuşağı, Taoculuk, Budizm, Doğa Ana ve benim görmediğim birçok yerden simyacı titizliğiyle süzerek dökmüş kelimelerini. Şair İnan Mayıs Aru oldukça iyi bir çevirmendir aynı zamanda. Ben kendisini Hakim Bey'in T.A.Z. Kitabıyla tanıdım. Çevirdiği diğer kitapların da oldukça özel kitaplar olduğunu biliyorum ve okumak için sabırsızlanıyorum. Ve klişe bir bitiş olacak ama Türkçe şiirin yaşamaya devam edeceğini kendi gözlerimle görmem güzel oldu.
Semender
Semenderİnan Mayıs Aru · Sub Basım Yayın · 20173 okunma
414 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Başlangıçtan 19. Yüzyıla kadarki etik tarihini bir anarşistin gözünden görmek muazzamdı. Kropotkin bu kitabını tamamlayamadan öldü. Kitap Karşılıklı Yardımlaşma fikrinin devamı niteliğindedir. Etiğin toplumsal duyarlılık, adalet ve onun getirdiği eşitlikle (iki kavram birbiriyle ayrılmazdır) uygulanması gerektiğini her fırsatta vurguluyor. Bunu Stirner, Nietzsche gibi egoist ve bireyci filozofları da okumuş birisi olarak söylüyor. Ve tabii ki diğer tüm etikçileri. Ayrıca felsefenin ve etiğin bilim olmadan yapılamayacağını da çok bariz bir şekilde gösteriyor.
Etik
EtikPyotr Kropotkin · Öteki Yayınevi · 200762 okunma
248 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yıkımın, Kaosun en büyük peygamberlerinden Pyotr Kropotkin. Rus bilim insanı, anarko komünist. Darwinci evrimin rekabet teorisine karşı "Karşılıklı Yardımlaşma"yı öne sürdü, ispat etti. Ama kapitalistlerle tartışırken direkt kropotkini öne sürmenize gerek yok. Çünkü Darwin en güçlü olanın hayatta kaldığını değil, en iyi uyum sağlayanın
Tarlalar Fabrikalar ve Atölyeler : Yarın
Tarlalar Fabrikalar ve Atölyeler : YarınPyotr Kropotkin · Kaos Yayınevi · 201428 okunma
310 syf.
8/10 puan verdi
Marksistlerin anarşizmi eleştirirken neden çoğunlukla Proudhon'a yönelik yergi yaptıklarını şimdi tam olarak anladım. Çünkü gerçekten Proudhon'un bırakması gereken huyları varmış. Kitabın sonunda çok gereksiz bir cinsiyetçilik yapmış olması çoğu kişiye aha sıçtı dedirtebilir. Ortalarda da homofobi kokan bir cümlesi olduğunu hatırlıyorum. Onun haricinde sanatla ilgili çığır açmış, solcuların da benimsediği devrimci sanatı geliştirmiş bu kitabında. Dönemin sanata olan kesin yargılarını eleştirerek yeni bir boyut getirmiş. Mesela sanatın 'tanımlanamaz' oluşuna. Pekala tanımlanabileceğini, sadece duygu, teknik, estetik gibi şeylerle değil, adalet ve özgürlük temelinde, felsefi ve bilimsel biçimde yaratım gerektiğini anlatıyor. Ve tabii ki sanatın toplum için olması gerektiğini.
Sanatın Prensibi
Sanatın PrensibiPierre-Joseph Proudhon · Öteki Yayınevi · 201619 okunma
Reklam
317 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Her şeyden önce anarşizmin sabit bir ideoloji olmadığı, tek bir kişinin aklından çıkmış bir olgu olmadığı, pratiğe dayalı bir düşünce olduğu bilinmesi gerekir. Proudhon'un "Sefaletin Felsefesi" kitabına getirdiği eleştiride Marx onun küçük bir burjuva olduğunu, özgürlük falan istemediğini, marksist jargonda 'liboş' olduğunu söylemişti. Ve Marx'ın Proudhon'a cevaben yazdığı "Felsefenin sefaleti" kitabının incelemelerinde Proudhon'un kafasının karışık olduğunu, sosyalizmi eleştirdiğini ama hiçbir şey sunmadığını söylemişlerdi. Çünkü zaten sunmuştu. Bu kitapta konfederalizmin ilke ve amaçları anlatılıyor. "Birkaç yüz mil kare ile sınırlı küçük özerk bölgelerin (devletçiklerin) kendi kendini idare ettiği, yani aynı zamanda demokrasinin ama "doğrudan demokrasinin" olduğu, mülkiyetin, polisin olmadığı, bütün devletçiklerin bir "sınırlı" merkeze bağlanarak varlığını sürdürebileceğini, ırksal, sınıfsal ayrımların olmadığı, herkesin özgürlüğünü en yüksek derecede yaşayabileceğini anlatır. Ama yine de henüz tam pişmemiş bir anarşi modelidir. Gerçi başta söylediğim gibi ilke olarak asla tam pişmeyecektir. Yine de birtakım boşluklar var. Çünkü yazar Kropotkin'in "karşılıklı yardımlaşma" teorisini öğrenemeden ölüyor. Bu yüzden Darwin'in rekabet teorisini -yine de kısıtlanmış bir şekilde- savunmak durumunda kalıyor. Kitap çok kolay okunmasına karşın biraz sıkıcıdır. Proudhon'un en sonda söylemesi gereken şeyi en başta söylemek gibi bir huyu olduğundan bir süre sonra yaptığı tarihsel analizleri, kendisine getirilen eleştirilere olan cevabı baymaya başlıyor.
Federasyon İlkesi
Federasyon İlkesiPierre-Joseph Proudhon · Öteki Yayınevi · 201519 okunma
251 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Round 2
Marx hicvetmeyi cidden iyi biliyor. Kaosun peygamberlerinden biri olan koskoca anarşist Proudhon'u küçük burjuva olarak tanıtmak ve buna geniş bir kitleyi inandırmak o kadar kolay değil. Şu ana kadar her iki taraf da bana göre birbirlerine ve düşüncelerine hem çok haksız hem çok haklı ithamlarda bulundu. Sanırım bir kanaate varmadan önce bütün kapışmayı okumak (Proudhon'un Federasyon ilkesi kitabı, Bakunin ve Kropotkin'in kitapları...) gerekiyor çünkü her iki düşünce biçimi de (Anarşizm ve Sosyalizm) bu kapışmalar sayesinde geliştirildi ve her iki düşünceyi iyice anlamak için mutlaka iki tarafı da okumak gereklidir.
Felsefenin Sefaleti
Felsefenin SefaletiKarl Marx · Sol Yayınları · 2011219 okunma
64 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Dinler ve devletler yüzünden ne katliamlar, ne kayıplar verilmiş bir daha acı acı gördüm. Özellikle burada Kürtlerin din kardeşliği baabında başkalarının himayesine girmesi. Günümüz gözüyle bakılmamalı, o zamanlar ırk kavramı önemsizdi dense de bu beni ikna etmiyor.
Anadolu'da Kürdistan Ordular
Anadolu'da Kürdistan OrdularSedat Ulugana · Do Yayınları · 20138 okunma
176 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
İnceleme değil. Blanchot'nun muazzam ön sözünden alıntılardır.
Ben düşünceyle ilişkilerinde dilin şaşırtıcı dehşetini hisseden birisiyim ... Aslında sanki insanların rüya hali gibi, aniden kendi düşüncesine geri dönülüyormuş gibi, düşüncelerimin içinde kendimi kaybediyorum. Ben kaybetmenin içyüzünü bilen biriyim. » Syf10 Acı çekme deneyiminin kendisine bir şey kazandırdığını, düşünmek eyleminin düşüncelere
Tarahumaralar Ülkesine Yolculuk
Tarahumaralar Ülkesine YolculukAntonin Artaud · Everest Yayınları · 201544 okunma
254 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Kitabın İncelemelerine bir bakayım dedim. En çok beğeni alan gönderi sahibi kitabı yerden yere vurmuş, 1 puan vermiş, yarısından fazlasını okumamasına ve hiçbir şey anlamadığını söylemesine rağmen :')) Ece ayhan'ın şiiri tam olarak açıklanamaz, tanımlanamaz ve belki de anlaşılamaz. Çünkü amaç biraz da budur. Şöyle ki şair bu sistemde, bu kahpe çarkta dayatılan her şeyin insanı kahpeliğe meylettiğini bildiğinden, olabilecek her şekilde her kalıbı, her normu, her alışılmışı kırmayı amaçlar. Bunu sadece içerikte değil, hem biçimde hem gramerde(bkz: nietzsche, deleuze, stirner derrida, anarşistlerin çoğu.. ) , hatta şiirin bütün olarak kendisine uygular. Ona göre, okuyucu şımartılmamalıdır. Tarihi mutlaka kullanır ve tarihî 'olgu-olayları' bozar. Mesela hayat kadını olan Melahatın hikayesini anlatırken hayat kadınlığını yüceltir, 'çanakkale geçilmez' şiarını da 'Melahat Geçilmez' olarak değiştirir. Öyle zart diye okunacak bir kişi değildir Ece Ayhan. Okumadan önce Erdoğan Kul'un onun şiiri üzerine yazdığı teze bakmak büyük fayda sağlar. Tam olarak anlaşılması bana göre imkansızdır çünkü çoğu zaman bir tarihi olayı anlatır ve bunu kendi değişiyle 'sıkı'- 'kara' bir şekilde yaptığından direkt gözükmez. Googledan girip aratılarak da olmaz. Tek başına tarihi çok bilmek de, tek başına şiiri çok iyi bilmek de yetmez. Denklemler karışık. Bol şans.
Bütün Yort Savul'lar!
Bütün Yort Savul'lar!Ece Ayhan · Yapı Kredi Yayınları · 2019677 okunma
142 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Kanat abla hızlı yaşamış bir ablamız. Aldığı kararlar çok da yargılanmaya gelecek türden değil. Şahsen okuduğum her satırda eş zamanlı olarak anılarım depreşti. Bastırılmış, inkar edilmiş duygular. Herkesin söylemek istediklerini çok açık bir şekilde dökmüş. Yanlış veya doğru, burada aslolan dürüstlük. Ama bu hızlı yaşam için söylediği bahanelerden biri, belki de ana bahane olan normlara karşı çıkma mevzusunu maalesef azcık yanlış anlamış. Hele hele anarşiyi. Normları kırmak demek kadının üzerine damgalanmış şeylere karşı çıkmak olsa da, erkeklerin üzerine damgalanmış şeyleri kadının yapması demek değildir. Çünkü öyle olursa o normu kırmazsın, sadece başka bir norma uyarsın. Önemli olan sistemin dayattığı her şeye karşı çıkmak, sistemi bütün olarak yıkmaktır. Herneyse. Her türlü okunması gerekli bir kitap. Üstüne Prozac Nation, Candy, Requiem for a Dream gibi filmler de iyi gider.
Eroin Güncesi
Eroin GüncesiKanat Güner · Stüdyo İmge · 20011,395 okunma
Reklam
111 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Annesi esrarkeş, savaş zamanlarında büyümüş, kız kardeşine aşık, 27 yaşında yüksek dozda kokain alarak intihar eden bir şair. Kimi dışavurumcu, kimi sembolist, kimisi de klasik çizgide ilerlediğini söyler. Orasını meraklısı düşünsün artık. Meşhur ve en tehlikelilerinden olan 'Geceye şarkı' şiiriyle rastladım ona. Müthiş, sonsuz duyar gücüne sahip bir kişilik. 'Kan ve özdeyişlerle yazan, okunmak değil, ezberlenmek ister' demiş Nietzsche. Öyle biri işte. Kapanmayacak yaralar açan türden.
Bütün Şiirlerinden Seçmeler
Bütün Şiirlerinden SeçmelerGeorg Trakl · Kavram Yayınları · 1995111 okunma