Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şebnem

Serin bir rüyanın hatırınadır Çektiğim dünya ağrısı
Sayfa 13
Reklam
Asla yaşlanmayacaksın, asla o çok korktuğun Alzheimer'a yakalanmayacaksın, en güzel halinle, kıvrılarak düşen bir yaprak gibi gittin. Paraşütçüler yere inerken takla atarlar, ama sen göğe yükselmeden önce yaptın bunu. Biraz daha sabredebilirdin, birlikte gidebilirdik. Dünyanın sonuna çok zaman kalmadığını söylüyorlar.
Sayfa 27
Gözlüğünü aldım ve taktım, ne gördüğünü anlamak istedim. Ve dünyaya senin açından baktım. Senin gözlüğünden hakikat daha az düşmanca, dünya daha pembe, daha tatlı, insanlar gülümsüyor. Gözlüğü saklasam mı diye düşünüyorum.
Sayfa 24

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
O ve annem, birbirleri için duydukları ilgi ve endi­şeyi dile getirirken bile kendi aralannda hep azarlar gibi konuşurlardı. "Dışan çıkarken atkım tak dedim!” ya da "Bir dakika otur be yahu!”, sanki hakaret ediyorlar.
Sayfa 45
Sert bir adamdı, kimse onunla dalaş­maya cesaret edemezdi. Karısı pek gün yüzü görmemişti. Bu kabalık onun için yaşam kaynağı, sefalete direnme gücü ve erkek olduğuna inanmanın bir yoluydu.
Sayfa 19
Reklam
Nefret ettiğim şeyden kurtulmuş, ama sevdiğim yeri bulamamıştım ve böylece sevilecek hiçbir yer olmadığına inandırmıştım kendimi.
Sayfa 14
Yaptığı işi gerçek anlamda omuzlayamayan tüm adamlar gibi o da görünüş ve ufak tefek işler konusunda çok titizdi; bilgisini artıracağı yerde, Disiplin, Gelenek ve Sorumluluk gibi büyük harfli anahtar keli­ melerden oluşan bir cephanelik oluşturmuştu.
Sayfa 12
Metin aynı anda birçok şeydi ve Salih en kızgın olduğu zamanlarda bile ona gerçekten hep çok değer verdi. Metin işte o bir kişiydi. Ka- musal alanda insanlar içinde otururken dişimde maydanoz kaldığını görse söyleyecek kişi, hatalarımı pohpohlamayacak, başarılarımdan korkmayacak, mahvımdan zevklenmeyecek o bir kişi. İnsana bir kişi yeter. Eğer ki onu bulduysa.
Sayfa 121
“Şu samimiyet, ne tehlikeli bir kavram; üçkâğıtçılığın, yardakçılığın, yalakalığın, densizliğin, hadsizliğin, edepsizliğin kisvesi oluyor. Bütün sami- miyetimle söylüyorum, Samimiyetimize sığınarak, Samimisin değil mi? Hayır efendim samimi değilim. Samimi olmamız gerekmiyor.” Metin samimi olmak istemiyordu, hakiki olmak istiyordu.
Sayfa 119
Senin hasar tespit faaliyetlerin neden bir türlü bitemiyor. Bak Salih hayatta tecrübe maliyeti diye bir şey vardır ve bazı tecrübeler diğerlerinden daha pahalıya mal olur, bu niye oldu neden benim başıma geldi diye dövünüp ağlayamazsın, göze almış olmasan da hesaba katacaksın. Aşk böyledir. Onun tecrübe maliyetini bütün gençliğinle ödesen de karşılayamazsın.
Sayfa 100
Reklam
Salih kendinden başka kimsenin duymadığı bu şarkıyı ömrü boyunca olur olmaz yerlerde defalarca dinleyecek, Nihan’ın adını upuzun bir ah gibi içinde gezdirecekti.
Sayfa 99
Artık müzik dinlemeyi bıraktığımı bilsen şaşırır mıydın acaba? Bıraktım, artık müzik beni ilgilendirmiyor, onu hayatımdan çıkardım. Çünkü anladım. Müzik insanı önce bambaşka, çok güzel bir dünyanın varlığına inandırıyor fakat sonra bu dünyadan ona hiçbir şey vermiyor.
Sayfa 98
Şu hain zamanı nasıl yaşamalı. Saplandığın şeyi itersin, insan saplanmamalı. Benim evim üç artı bir senin evin otuz iki metreydi. Hayatımızı ölçen birimler mi birbirini tutmadı. Ama mesela benden uzaktayken güzel bir şey gördüğünde aklına onu bana da göstermek geldiyse eğer sen bana bir söz verdin demektir. Çünkü sözler böyle böyle verilir; sessizlikte.
Sayfa 97
Sana hiç söyleyemediğim şeyler var. Vakit olmadı. Bir seferinde takip ettiğimiz bir adamın peşinden bisikletle giderken çok ağır mıyım, bacakların acıdı mı istersen duralım biraz da ben kullanayım bisikleti dediğinde sana bütün yükünü bana verebilirsin benimle gurur duymanı istiyorum gözünden hiç düşmeyeyim istiyorum şu evlilik programındaki kadınların dediği gibi seni taşıyabilmek istiyorum sanki sen aslında çok hafif olduğun halde dünya sana eklendiğinde gayet ağırlaşmışsın da kendini taşıyamıyormuşsun gibi bütün yükünü bana yığ her yere seni ben taşıyayım istiyorum o her duyduğumda dalga geçtiğim taşıyıcı adam olmak, kendimin sonsuz ağırlığından kurtulmak, artık sadece seni taşımak istiyorum demek istemiştim ama böyle dile getirmek çok arabesk olur diye demedim, sadece hayır hayır dedim, hiç ağır değilsin.
Sayfa 97
Nihan, doğrusu şu ki ben seninle bir sınırı geçmek istemiştim. Bizim hikâyemiz toplumsal bir şeye dönüşsün istedim. Bunu sana nasıl anlatsam. Onu bütün uhrevilik- lerden, uhrevilik kisvesi altındaki şarlatanlıklardan temizleyelim, onu romantik bir ilk görüşte aşktan, düzmece duygulardan, bayağı ve sahte olan lafügüzaftan arındıralım, uçuşup göğe yükselmeye başladığını fark edince eteklerine yapışıp onu yeryüzüne indirelim, ayakları yere bassın, sağlam bassın ve dünyalı olup bu dünyaya bir şey söylesin istedim. Yani şunu demek istiyorum aslında; aşkımızı sekülerleştirelim istedim Nihan, çünkü Allah seni inandırsın ben bütün hazretlerden çok sıkılmıştım. Onu vehimlerden, inşallahlar- dan, maşallahlardan temizleyelim –çünkü inşallah dememeli insan, illa bir şey diyecekse bismillah demeli, başlamalı ve yola çıkmalı– kem gözlerden, nazarlardan kurtaralım, gerçek ve böylece güzel yapalım istedim. İkimizin bir aradalığı başlı başına bir fark olarak dünyanın çelişkisine eklensin istedim, bu fark başka bir şey, gerçek bir şey etsin insanların yüzüne yüzüne çarpsın yolunda giden her şeyi rahatsız etsin istedim herkese ve her şeye meydan okumak istedim birlikte bir ağaç dikelim ve bizden sonra da yaşamaya de- vam edeceğini bilerek büyümesini izleyelim istedim. Beni içinde ihtiyacın olan her şeyin yetiştiği bir bahçe gibi düşünmeni istedim.
Sayfa 93
112 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.