Sabahattin Ali, dünyadaki bütün isimleri, nesneleri bir kitaba sığdırıp onları bize masal gibi anlatıp roman yazdım diye okutturan bir yazar.
Kürk Mantolu Madonna'nın kurgusuna hayran kaldım. Çarpıcı bir kurgu. Dokunaklı anlatımı, insana kendini düşünme, anlama yetkisi veriyor.
Kitapın baş karakteri Raif Efendi'nin iç dünyası anlatılıyor romanda.
Rarif Efendi'nin yaşadığı aşk anlatılıyor.
Bir tabloya aşık olmak mı?
Gerçekten kendini evrene kapatmış.
Beklentisini bu kadar kesmişti insanlardan.
"Bütün dünyada yalnızım... Küçükten beri..." Ve bu yalnızlığın doğurduğu bir aşk.
Bu aşkı okuduğum her satırda sorguladım. Her sayfanın sonunda hayran kaldım.
Hissiz olmak, kolaydır. Bir şeyi önemsemekse cesaret ve ahlak ister.
Raif Efendi hissiz gibiydi ama yüreği çok ağır bir aşkı taşımakta direniyordu.
Ve bu aşkta sadakat, fedakarlık, sabır, vefa ve sorgulama hepsi vardı.
Ama ölüm gibi ne olduğnu anlamadan bitti. " Kendisinden daha dün ayrılmış gibi taze bir hasret duydum. Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutluyor. Yalniz kaçırılan fırsat akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde, " Bu böyle olmayabilirdi!" düşüncesi. Evet bu böyle olmayabilirdi belki ama böyle olmasa bu aşk bu kadar güzel olmayabilirdi.
Kitabı okudum sonuna geldim ne okudum ben dedim. Nasıl bir kurgu bu. Şaşkınlık verici bir son.