Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Selva

Selva
@Selvisko
Neşeli ve meraklı bir yaşam, işte bütün mesele bu ☻️
Üç Tekerli Bisiklet
Bu hayat kusursuz olsa da, doğruluğun içinde bir yanlışlık olduğunu seziyordu. Doğruluğun ta kendisi olduğu için düzeltilmeyecek bir yanlışlıktı bu. Bu hayattaki her şey doğruydu ama oraya hak gelmemişti. Senaryoya filmin ortasında girmişti.
Sayfa 243Kitabı okudu
Reklam
Başkasının Hayali
Kütüphaneye geldiğinden beri denediği hayatların hepsi de, aslında bir başkasının hayaliydi. Pub sahibi çift olma hayali Dan'e aitti. Avusturalya'ya gitmek Izzy'nin hayaliydi ve gitmediği için duyduğu pişmanlığın nedeni kendi adına üzülmesi değil, en iyi arkadaşını yalnız bırakmanın verdiği suçluluk duygusuydu. Yüzme şampiyonu olma hayali babasına aitti. Ayrıca, evet, küçükken Kuzey Kutbu ve buzul bilimci olmak cidden ilgisini çekmişti ama okul kütüphanesinde ettikleri sohbetlerde bu fikri aklına sokanın Bayan Elm olduğu da çok açıktı. Labirentler'se başından beri abisinin hayaliydi tabi.
Sayfa 191Kitabı okudu
eşit uzaklık
Nora neredeyse bütün hayatı boyunca böyle hissetmişti. Her şeyin ortasında. Hangi yöne gideceğinizi bilmeden çabalamış, çırpınmış, yalnızca ayakta kalmaya çalışmıştı. Pişmanlık duymadan hangi yola devam edeceğini bilememişti.
Sayfa 188Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Gerçeklerin Ortaya Çıktığı Bir Podcast
"Hayatta kalıplar var...Ritimler. Bir hayatta kendimizi köşeye kısılmış hissettiğimizde , hüznün, trajedinin, başarısızlığın ya da korkunun, tek bir varoluşun ürünü olduğunu düşünmek. Demek istediğim, acıya karşı bağışıklık kazanmamızı sağlayacak bir yaşam tarzı olmadığını anlasak, her şey çok daha kolay olurdu. Mutluluğun doğasında acının da olduğunu. Biri olmadan öbürünün de olamayacağını. Tabii ki farklı düzeylerde ve miktarlarda. Ama hiçbir hayatta sonsuza kadar saf bir mutluluk içinde olamayız. Öyle bir hayat olabileceğini düşünmek ancak hayattaki mutsuzluğumuzu büyütmeye yarar."
Sayfa 177Kitabı okudu
Tanrı ve Diğer Kütüphaneciler
Bayan Elm başını iki yana salladı. "Öyle düşünmüyorsun." "Düşünüyorum. Düşünmesem söylemezdim." "Hayır. Pişmanlıklar kitabı hafifliyor. Artık içinde düşünmediğin şeyleri söyleyip durmuşsun. Bariyerlerinden biri de bu." "Bariyer mi?" "Evet. Sen de çok var. Gerçeği görmene engel oluyorlar." "Hangi konuda?" "Kendinle ilgili. Artık cidden denemeye başlamalısın. Çünkü mühim olan bu."
Sayfa 153Kitabı okudu
Reklam
Yaşamamız olan ağaç
"Yani...demek istediğim...demek istediğim...bizi en büyük başarıya götüreceğini sandığımız yol, aslında sandığımız gibi bir yol değildir. Zira zihnimizdeki başarı kavramı çoğu zaman dışarıdan gelecek saçma sapan bir kazanıma hedeflenmiştir: olimpiyatlarda madalya, ideal koca, yüklü maaş. Hayatımızı bu ölçütlere uyabilmek için harcarız. Oysa başarı ölçülebilecek bir şey, hayat kazanılacak bir yarış değildir. Bunların hepsi...fasa fisodur aslında..."
Sayfa 110Kitabı okudu
Satranç Tahtası
Belki de senin sorunun istemek değil, yoksun olmak. Belki de cidden yaşamak istediğim bir hayat var."
"Benim burada ne işim var?" diye düşündüğünüz oldu mu hiç? Bir labirentin içindeymişsiniz ve kaybolduğunuzdan eminmişsiniz de, her bir dönemeci kendiniz yarattığınız için bu tamamıyla sizin suçunuzmuş gibi hissettiğiniz? Üstelik dışarı çıkmanızı sağlayacak birçok yol olduğunu da biliyorsunuz çünkü labirentten çıkmayı başarmış, dışarıda gülüşüp oynayan insanların seslerini duyuyorsunuz. Çalı çitlerin arasından arada bir görüyorsunuz onları. Yaprakların arasından gelip geçen şekiller halinde. Öyle mutlu görünüyorlar ki onlara değil, bu işi onlar gibi yapamadığınız için kendinize kızgınsınız. Oldu mu hiç? Yoksa bu labirentte kalan bir tek ben miyim? Not: Kedim öldü de.
aşırı pişmanlık yükü
Gerçekteyse, bekar olarak Bedford'da kalmak ve birlikte Avusturalya'ya gitme planı yaptıkları Izzy'yi de yüzüstü bırakıp Tel Teorisi'nde çalışmaya başlayarak eve bir kedi almak, özgürlüğün tam aksi gibiydi.
Reklam
Gece Yarısı Kütüphanesi
Nora kendini düşündüğünde -ki son zamanlarda gitgide daha çok düşünmeye başlamıştı- ancak olmadığı şeyler aracılığıyla düşünebiliyordu. Olmayı beceremediği çok fazla şey vardı. Zihninde sürekli tekrarlanan pişmanlıklar. Yüzücü olup olimpiyatlara katılamadım. Buzul bilimci olamadım. Dan'in karısı olamadım. Anne olamadım. Labirentler'in vokalisti olamadım. Cidden iyi ve cidden mutlu biri olamadım. Voltaire'e bakmayı bile beceremedim. Şimdiyse, bunlar yetmiyormuş gibi, ölmeyi bile becerememişti. Boşa harcadığı fırsatların bu kadar çok olması cidden acınacak bir durumdu.
Kapılar
"Bence senin sorununun sahne korkusu değildi. Evlilik korkusu da değildi. Bence senin sorunun hayattan korkman." Bu söz Nora'ya ağır geldi. İyice moralini bozdu.
Yaşamak Acı Çekmektir
Evren kaostan ve entropiden besleniyordu. Temel termodinamik. Belki varoluşun temelinde de bu vardı. Önce işini kaybedersin sonra arkası gelir.
tel teorisi
Nora özet geçiverdi. "Üstümde çok baskı vardı." "Bizi yaratan şey baskıdır ama. İlk başta kömürsündür, basınç sayesinde elmas olursun...Bilimsel olarak, kömürseniz kömür kalırdınız. Belki de hayattan alınması gereken esas ders buydu.
Çalışma odası, getirilen mumla yavaş yavaş aydınlanmaya başlamış, bildik ayrıntılar ortaya çıkmıştı: geyik boynuzları, kitap rafları, hava deliği çoktandır onarılmayı bekleyen sobanın aynası, babasının divanı, büyük masa, masanın üstünde açık bir kitap, kırık bir küllük, yazısının olduğu bir defter. Bütün bunları gördüğünde yol boyunca hayalini kurduğu o yeni hayatı kurma olasılığından bir an kuşkuya kapıldı. Hayatının bütün bu izleri sanki ona sarılmış şöyle diyordu: "Hayır, bizi bırakıp gitmeyeceksin, başka birisi olmayacaksın, nasılsan öyle kalacaksın: Kuşkularınla, kendinden sonsuz hoşnutsuzluğunla, sonuçsuz kalan kendini düzeltme denemelerinle, yaşadığın düşüşlerle ve senin için olanaksız, sana nasip olmayacak sonsuz bir mutluluk beklentisiyle."
Sayfa 124 - LevinKitabı okudu
94 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.