Mahpusaneye ilk giren insan şaşırmıştır.
Dünyadan apayrı düşmüş gibi olur.
Sanki başka bir dünyadadır.
Uçsuz bucaksız bir ormanda kaybolmuştur.
Ondan da beter.
Topraktan, evden barktan, dosttan, sevgiliden, her şeyden bütün bağlarını koparmışçasına uzaktır.
Bir derin, ıpıssız boşlukta döner.
Sonra başka bir hali daha vardır yeni mahpusun, taşı toprağı, duvarı, o azıcık görünen gökyüzünü, kapıyı, demir parmaklıklı pencereleri bile düşman sayar kendisine.