Yaşamak umrumdaydı. Cevabımın ne onu, ne de bir başkasını tesir altında bırakmadığını fark ettiğim derecede yaşayabildim. Fark edilmek elbette istiyordum. Aksi takdirle şiirle uğraşmanın ne manası vardı?
"Vatan Cephesi" ülkenin insanıyla kenetlenmesi fikrini kuvveden fiile geçirmek içindi. Türkiye'nin ilk fırsatta kefenini yırtacağı haberini çocukça, safiyane ve neticede enayiliğin, ahmaklığın çeşitlemeleri olaral görenler 27 Mayıs 1960 ihtilalinin getirdiği şartlarda önce sosyalist ve ardından İslami dönüşüm geçirmeye açılan yolları tıkayıp kapadı. Ben ömrümü o tıkanan, kapanan yolların sürtüğü olarak geçirdim. Benden başkası bu yolları bir pist, bir podyum sayarak kullandı. Ben aklımı o yollarda sürte sürte başıma devşirdim. Sürttüm; ama asla ömrümün heder olduğu fikrinde değilim. Her attığım adım dinimi seçmemde bir merhale yaşattı bana. Türk olduğuma, olmuş olduğuma şükrettim. Türkiye'nin ve dolayısıyla dünyanın önce sosyalist ve akabinde bir İslami dönüşüm geçirme ihtimalinin canlı olduğu günlerde benim hesabımda milliyet kavramı öok kolay "minimalize" edilebilirdi.
Türk milleti yıkılmış mı, okuduğunu anla boş yapma lan dingil. Zoruna gittiği için alta sen yazmışsın, ben değil. Akıllı ol. Senin öyle şanlı tarihin var mı? Bir daha sakım boş yapma canımı sıkma benim.
Bu vapuru kaçırırsam beni belki de cinnet basar
belki kanser olurum bu yıl sınıfta kalırsam
nöbette uyursam eğer kitaplarımı yakarlar
etimde şirpençe çıkar bu kızı alamazsam
bu işi bitiremezsem şehirden beni kovarlar
Benimse dar
çünkü dargın havsalamın
gücü yok bazı şeyleri taşımaya.
Önce kalbim lanete çarpa çarpa gümrah
sonra kalbim gümrah ırmakları tanımaktan kaygulu
sakın Styks sularının heyulası sanmayın
er gövdesinde dolaşan bulutun simyası bu,
biraz üzgün ve Ömer öfkesinde biraz
öyle hisab katındayım ki katlim savcılardan sorulmaz
ne kireç badanalı evlerde doğmuş olmak
ne ellerin hırsla yaban tutuşu
ne fabrikalarda biteviye üretilmekte olan kahır
dev iştihasıyla bende kabaran aşkı
yetmez karşılamaya.