Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sezer Aydın

Sezer Aydın
@SezerNW
5 okur puanı
Haziran 2020 tarihinde katıldı
Eğer bu memleketi bir Karabekir ile bir Mustafa Kemal kurtardıysa çok yazık. Oturup ağlamak lazım.
Sayfa 178Kitabı okudu
Reklam
Çünkü o, küçük ruhlu bir siyasetçi değil, memleketine ve milletine âşık büyük bir vatanseverdi. Ve bundan dolayı da Türk milleti onun aziz hatırasına daima bağlı kalacaktır. Nur içinde yatsın.
Sayfa 177Kitabı okudu
Büyük insanlar büyük işler başarırken yorulan arkadaşlarını dinlenmeye terk ederek yeni yeni takım arkadaşları arayacaklardır.
Sayfa 174Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Böylece Türk kadını, Yirmisekiz Mehmed Çelebi'nin 18. yüzyılın ilk çeyreğinde "Fransa memleketlerinde kadınların itibarı erkeklerden üstün olmakla istedikleri ne ise işlerler ve murat ettikleri yere giderler." şeklinde hayretle bahsettiği Fransız kadınlarından ve tüm Müslüman kadınlarından daha önce, erkekler ile aynı siyasi haklara sahip olmuştur.
Sayfa 161Kitabı okudu
Köy kadını, milletimizin büyük yığının kadını. Çocukluğunu duymadan kızlığa, kız yaşını tanımadan kadınlığa, kadınlığına doymadan toprağa geçen mahluk.
Sayfa 155Kitabı okudu
Reklam
1921 yılında Ankara'da yabancı bir kadın gazetecinin, "Bu kadar değişen bir Türkiye'de bundan sonra kadının kararı ne olacaktır?" şeklindeki sorusu üzerine Mustafa Kemal Paşa'nın verdiği "Mutlak eşitlik... Onlar bu kazanımları bizzat elde ettiler." cevabı ise Türk kadınının gelecekte seçme ve seçilme hakkını kazanarak tam bir eşitliğe ulaşacağının habercisi niteliğindedir.
Sayfa 151Kitabı okudu
Bu arada beni en çok üzen şey nedir bilir misin? Halkımızın zihninde kökleştirilmiş olan, her şeyi başta bulunandan beklemek itiyadı. İşte bu zihniyetle herkes büyük bir tevekkül ve rehavet içinde, bütün iyilikleri bir şahıstan yani şimdi benden istiyor, benden bekliyor.
Nitekim Cemil Cahid Bey anılarında; Refet Paşa'nın, savaş zamanında Zile'de yakalanarak askeri adli kurumlara teslim edilen 150 kişinin sorgulamaya gerek duyulmadan idam edilmesi yönündeki kanaatini anlatmıştır. Yapılan muhakemeler sonucunda 150 kişiden sadece 22'sinin vatana hıyanet ettiğinin tespit edildiği bu olay, Refet Paşa'nın zararı kendisine dokunmadıkça, idam salahiyeti sınırlarını eleştirmediğini gösterir niteliktedir.
Paşaların, İstiklal Mahkemeleri'ne karşı yetkilerinin genişliğinden ötürü yaptıkları bu eleştiriler, esasında bu mahkemede muhakeme edilmeleri sonucunda kaybettikleri itibarlarının etkilediği ruhiyatlarından kaynaklanmaktadır.
Reklam
Dış düşmana karşı harp eden bir memlekette ayrıca iç harp de yaşanıyorsa, hükümettekilerin düşmanla birleşenlerle suikast ve isyan hareketlerine girişenlere karşı süratli ve az angaryalı bir adalet düzeneğine başvurmadıkları, tarihte hemen hemen hiç misali görülmemiş vakalardandır.
Yunanlardan sonra birbirimizle kavga edeceğiz, birbirimizi yiyeceğiz.
Öylesine yalnız sanıyordu ki kendisini, neredeyse şak diye yere düşecek, bir daha da doğrulamayacaktı. İnsanın bir yerde, bir işte tek başına kalışı ölümden de beterdi. İşte ölüm dedikleri de buydu. Sonsuz bir yalnızlıktı, çaresizlikti.
Sayfa 283Kitabı okudu
Bir insanın hayatı ne kadar değerli?
Akakiy Akakiyeviç toprağa verildi ve Petersburg onsuz kaldı; sanki bu kentte böyle biri hiç var olmamıştı. Davasına kimsenin sahip çıkmadığı, kimsenin yakınlık göstermediği, bir iğnenin ucuna yerleştirdiği sıradan bir sineği bile alıp mikroskop altında incelemeyi ihmal etmeyen doğa bilimleri uzmanlarının dahi dikkatini çekmeyen bir yaratık, ömrünün son günlerinde de olsa palto biçimine bürünmüş ışıl ışıl bir misafir tarafından ziyaret edilmiş, yoksulluk içinde geçen kasvetli yaşamı bir an için bile olsa renklenmiş, sonra da çarların ve dünyadaki diğer tüm hükümdarların üzerine çöken felaket onun da karşısında belirmiş, yıllarca dairedeki arkadaşlarının acımasız alaylarına sabırla katlanan Akakiy Akakiyeviç bir hiç uğruna bu dünyadan sessizce göçüp gitmişti.
"Bu mutsuzluk, şiddet ve korku çemberi ne amaca hizmet ediyor? Bunun mutlaka bir amacı olmalı; yoksa evrenimiz tesadüflerle yönetiliyor demektir, ki bu da mümkün olamaz. Peki ama nasıl bir amaç? Tekrar tekrar karşımıza çıkan bu soru karşısında insan aklı o kadar aciz ki."
Sayfa 130 - Martı Yayınevi
Reklam
"Bir İngiliz hanımefendisi böyle cinayetlere nasıl olur da bulaşır?" "Katıldım, çünkü adaletin yerini bulması için başka yol yok. San Pedro'da yıllar önce oluk oluk akan kan, çalınan gemi yüküyle hazine İngiltere kanunlarının çok mu umurunda sanki Sizler için bunlar başka bir gezegende işlenmiş suçlardan farksız. Ama biz biliyoruz. Gerçeği üzüntü ve acı içinde öğrendik. Bizler için Juan Murillo'dan büyük cehennem zebanisi olamaz. Ve mağdurları, intikamlarını alana kadar hayatta huzur bulamayacaklar."
Sayfa 91 - Martı Yayınevi
"Kanun bir şey yapamıyorsa kendimizi tehlikeye atmak zorundayız."
Sayfa 87 - Martı Yayınevi