Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Işıl

“Yanılgılarımızın çoğu, düşüneceğimiz yerde duygulanmaktan ve duygulanacağımız yerde düşünmekten doğar.”
Sayfa 193
Reklam
“ ...bonkörce iletişimsel avanslar veren bir tevazu amelesi...”
Yürümek kenara çekilmektir. Çalışanların kenarından, hız yapılan yolların kenarından, servet ve sefalet üretenlerin, sömürenlerin, emekçilerin kenarından, kış güneşinin solgun yumuşaklığını ve ilkbahar esintisinin tazeliğini hissetmekten daha önemli işleri olan ciddi insanların kenarından uzaklaşmaktır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bazı şeyler bizim kontrolümüzdedir ve bazı şeyler de değil. Kontrolümüz altında olanlar fikirlerimiz, arzularımız, nefretimiz, isteklerimiz ve tek bir kelimeyle söylenecek olursa bizim yaptıklarımızdır. Kontrolümüz altında olmayanlar ise bedenimiz, varlıklarımız, ünümüz, sahip olduklarımız ve tek bir kelimeyle söylenecek olursa yapamadıklarımızdır… Eğer bunlardan hangisinin size ait olduğunu bilirseniz hiçbir zaman zor durumda kalmazsınız, hiç kimseyi yargılamazsınız ve yaptığınız her şeyi gönülden yaparsınız. Tek bir düşmanınız olmaz, kimse sizi incitemez, çünkü tüm bunlara karşı sizi koruyan bir kalkanınız olur.
Reklam
"Bir tek şeyi aklım almıyor... Nasıl oluyor da insan böyle anlarda yanındakiyle birlikte ölmüyor? Nasıl oluyor da insan ertesi sabah uykudan uyanıyor, dişlerini fırçalıyor, kravatını takıyor..."
Beni kaldır ve istediğin yere fırlat. Nasılsa orada da kendisi ve doğayla uyumlu eylemlerde bulunacak, koruyucu ruhumun hoşnut olmasını sağlayacağım.
Sayfa 85
Talihin olanak tanıdığı, yaşamı kolaylaştıran herhangi bir şeyi kullanmayı, ama kibirsiz ve mazeretsiz, işe yarar bir şekilde kullanabilmeyi; bu şeyler elde edildiğinde sadelikle kullanabilmeyi, gittiklerinde ise onlara ihtiyaç duymamayı; hiç kimsenin ne bir sofist, ne bir küstah, ne de bir bilgiçmiş gibi bahsedemeyeceği fakat olgun, eksiksiz, dalkavukluğa meyli olmayan, kendi kendini ve başkalarını yönetebilen bir adam olmayı öğrendim.
Sayfa 7
Başkalarına, başkalarına gerçekten davranmak istediğin gibi davran.
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
Bir ailenin tüm üyeleri nadiren aynı çatı altında büyürler.
İnsanoğlu, en suni yaratılarında bile malzeme olarak tabiatı kullanır.
Babamın mumundan yayılan ışığın tırmanışını izlediğim merdiven duvarı uzun zamandır yok. Benim içimde de, daima var olacağını zannettiğim birçok şey yok oldu, onların yerini alan yenileri ise, o sırada tahmin edemeyeceğim yeni üzüntülere ve yeni mutluluklara yol açtılar; buna karşılık, eski üzüntülerimi ve mutluluklarımı da şimdi anlamakta güçlük çekiyorum.
Bir insanın, bilinmeyen bir hayatın parçası olduğunu ve ona olan aşkımız sayesinde bu hayata nüfuz edebileceğimizi zannetmek, bir aşkın doğmasında en temel unsurdur ve başka hiçbir şeyin önemsenmemesine yol açar.
Ender bulunur nitelikte, zengin bir ruha, bir sanatçı mizacına sahipsiniz, ihtiyaçlarını karşılayın onun.
Yüksek sosyete hırsı büyükannemin hiç hissetmediği, hatta anlayamadığı bir duygu olduğundan, bu hırsı böylesine hararetle kınamak da ona biraz anlamsız gelirdi.
Reklam
Combray’de “Hiç tanımadığınız” bir kişi, bir mitoloji tanrısı kadar inanılması güç bir varlıktı.
İnsan boyada ressamın o andaki(Resmi yaparkenki) hareketlerinin izlerini görebilir.
Kapitalizm sömürdüğü çoğunluğu, isteklerini çok sınırlı bir biçimde tanımlamaya zorlayarak sürdürür varlığını. Bir zamanlar bu sonuç çok yaygın bir yoksullukla sağlanıyordu. Bugünse gelişmiş ülkelerde halka istenecek, istenmeyecek şeylerin ne olduğunu, yanlış ölçütleri zorla kabul ettirerek yapılıyor.
Öyle ya yolculuğun değerini oluşturan şey korkudur. Yolculuk, benliğimizdeki bir tür iç dekoru yıkar.
Babama teşekkür edilemezdi; gülünç duyarlılıklar diye adlandırdığı bu tür davranışlar sinirine dokunurdu.
Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir. Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.
Reklam
Baktığımız insanın dış görünüşünü ona ilişkin bütün kavramlarımızla doldururuz ve gözümüzde canlandırdığımız bütün içinde, hiç şüphesiz bu kavramlar daha fazla yer tutar. Sonuçta yanakları öylesine kusursuz bir biçimde doldururlar, burun çizgisini öylesine şaşmaz bir kesinlikle izlerler, sesin tınısıyla, sanki saydam bir kılıfmışçasına, öyle bir uyumla bütünleşirler ki, bu çehreyi her gördüğümüzde, bu sesi her duyduğumuzda, karşımızda bulduğumuz, işittiğimiz şey bu kavramlardır.
Alışkanlık! Zihnimizin haftalar boyunca geçici bir düzende azap çekmesine göz yuman alışkanlık, ama o olmasa, kendi imkanlarıyla sınırlı kalan zihnimizin bize içinde yaşanabilecek bir barınak sunamayacağı için, her şeye rağmen bulduğu zaman sevindiği, o becerikli ama ağırkanlı düzenleyici!
Ama sistem olduğu için bir fabrikayı yıkmak ya da bir hükümete karşı ayaklanmak ya da motosikleti tamirden kaçınmak, nedenlere değil de sonuçlara saldırmaktır ve saldırı yalnızca sonuçlara yönelik olduğu sürece hiçbir değişim olanaklı değildir. Asıl sistem, gerçek sistem, varolan sistematik düşünce yapımızdan, akılcılığın kendisinden başka bir şey değildir; bir fabrika yıkılır, ama onu üreten akılcılık bırakılırsa aynı akılcılık hemen başka bir fabrika kuracaktır. Sistematik bir hükümet devrimle yıkılır, ama o hükümeti kuran düşünce kalıpları sağlam kalırsa o düşünce kalıpları daha sonra başka hükümetlerle kendini yineleyecektir.
Tanrı'nın yarattığı başka bir canlıya bakmayı ve sevmeyi öğrenmem için ailem yıllar önce ilk balığımı almıştı. Sahip olduğum altı yüz kırk balıktan sonra öğrendiğim tek şey, insanın sevdiği her şeyin bir gün öleceği oldu. O özel kişiyle karşılaştığın ilk anda, onun bir gün ölüp toprağın altına gireceğine emin olabilirsin.
Ben geçmişimi nerede saklayacağım? Geçmişinizi cebinizde saklayamazsınız. Onu koyacak bir eviniz olmalı. Gövdemden başka şeyim yok benim. Yapayalnız bir adam, salt gövdesiyle anıları durdurup saklayamaz. Anılar üzerinden geçip gider onun. Ama yakınmamalıyım. Çünkü özgür olmaktan başka şey istememiştim.
Needleman, kızım ve benle beraber Milano’da opera izlerken locadan aşağıya fazla eğildi ve orkestra çukuruna düştü. Bir kaza olduğunu kabullenemeyecek kadar gururlu olan Needleman, bir ay boyunca aynı operaya gitti ve ve her gece kendini çukura attı.