Amin Maalouf un güzel bir lafı vardır. "Geleceğin yolları pusularla doluysa, takınılacak en berbat tavır, her şey çok güzel olacak diye mırıldana mırıldana gözü kapalı ilerlemek olacaktır, der.
"Vermeler gibi sakin, huzurlu resimler çizmeyi düşlerdim. Fakat maalesef sonraki yıllarda kendimi birden Turner'ın "Kar Fırtınası"nın içinde buldum. Yoksa resimde Munch gibi cesur olacaktım belki de, ya da Monet gibi sevinçli. Zaman geçtikçe da Vinci gibi sfumato tekniğinde ustalaşacaktım. Ama sonunda Frida Kahlo gibi kendi yaralarını çizen kadına dönüştüm."
İnsan kendisini korumanın, savunmanın yolunu bu luyor bir şekilde. Yoksa şimdiye çoktan ölmüştüm, öldürülmüştüm yani. Bir kadını kim öldüre ki? E baban olur, kocan olur, sevgilin olur, kardaşın olur, ille seni öldürecek bir erkek vardır bu dünyada.
Aile nedir sence?"
Hiç mutlu aile olur mu evlat? Yakmayan ateş gördün mü sen? Bak ağaçlara, onlar öyle mi? Bir ağacın gövdesine dokununca, kökünü görünce anlarsın, tek başınadır. Baba, oğul diye bir şey yok; hepsinin kökü kendine.