Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ROJ

Zamanın verdiği acıları dindirmek, muharebe alanlarına koşup yaralı dönenleri avutmak kadınlara düşmez mi?
Sayfa 99
Reklam
kitabın en vurucu cümlesi.
Bazen insan kendisinde çok mutluyum deme hakkını asla bulamayacak kadar çok acı çeker.
Sayfa 225Kitabı okudu
"Korku karanlıkta büyür. Kapıyı biraz aralık bırak yeter. Bırak kapının ardında neler olabileceğini o düşünüp, endişelensin. "
Sayfa 401Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Rüyalar gerçeğe ulaşma yolunda hiçbir işe yaramazlar. Rüya dediğimiz şey beynin gün içinde yaşadıklarının sonucu olarak ürettiği çöplerden ibarettir.
Sayfa 162Kitabı okudu
"Çoğu kez içimizdeki çalılıklara takıldığımızdan ilerleyemez hale geliriz. "
Reklam
Ben genç yaşta ölmüş biri gibiyim. Bütün hayatım kaçırılmış bir fırsat gibi...
Gözlerimse kupkuru, duygularım artık gözyaşlarıyla yenilenip canlanmadığından kafamın içinde tedirgin edici bir sıkışma hissediyorum.
Çok fazla şeye sahibim ama her şey ona olan duygularımın içinde kayboluyor ; çok fazla şeye sahibim ama o olmasa hepsi bir hiç olurdu.
Sayfa 118
Belki de yüreksizlerin asıl cezası budur. İş işten geçtikten sonra, artık yapılabilecek hiçbir şey kalmadığında görmek, anlamak.
Sayfa 457Kitabı okudu
Reklam
Seni tanımadan önce ağaçların Çiçek açtığı ve yaprak döktüğü Mevsimleri hep kaçırırdım ...
'' işte, kutsal kitabın şarap'ı yasaklamasının nedeni de bu:, sarhoşun günahının bedelini hep ayık öder. Daima''
Sayfa 258Kitabı okudu
İlk Kar!
Mevsimin ilk karında bu kadar büyüleyici olan nedir acaba, diye merak etti; neden böylesine etkiler insanı? Henüz kirlenmemiş, el değmemiş bir şeyi görme şansı mı? Yeni bir mevsimin, güzel bir başlangıcın çabucak uçup gidecek olan Zerafetini ayaklar altında ezilmeden, kirletilmeden önce yakalama telaşı mı?
Sayfa 102Kitabı okudu
Bir erkeğin kalbi fesat, habis bir şeydir, Meryem. Bir ananın rahmine hiç benzemez. Kanamaz, sana yer açmak için genişlemez.
Yıllarca süre gelen eşitsizlik
'' pusulanın hep kuzeyi gösteren ibresi gibi, bir erkeğin suçlayan parmağı da daima, mutlaka bir kadını gösterir. Her zaman. Bunu hiç unutma, Meryem. ''
Reklam
Yazmak mı konuşmak mı?
Yazmak, ölümsüz olabilir ama sesin yaptığı gibi iki insan arasındaki boşluğu kapatan bir köprü kuramaz.
Dili olabildiğince mükemmel kullanmıştım. Örneğin kendime sakat demek ve bunu öylece bırakmak yerine ''Şanssız yaratık'' veya ''Tanrısal hata'' diyordum
Tony, bana dünyadaki her şeyi Tanrı'nın inşa ettiğini söylediğinde, ona pis bir yalancı olduğunu söyledim, çünkü babam, evleri sadece duvar ustalarının yapabileceğini söylemişti ve Tanrı'nın duvar ustası olmadığını biliyordum.
Şimdinin ve sanıyorum ki geleceğin hastalığı...
#okumadanbeğenme '' Bu nasıl bir hastalık? '' Önceleri pek farkına varılmaz. Günün birinde insanın canı artık hiçbir şey yapmak istemez. Hiçbir şeyle ilgilenmez ve kurur gider. Üstelik bu isteksizlik geçici değildir, hatta giderek de artar. Günden güne, haftadan haftaya daha kötü olur. İnsan kendinden hoşlanmaz. Sanki içi bomboştur ve dünyayla bağdaşamaz. Sonraları bu hisler de kalmaz ve hiçbir şey hissetmez olur . Bütün dunyaya yabancılaşmış ve hiç kimse onu artık ilgilendirmez olmuştur. Böyle bir insanın içi kaskatı kesilmiştir. Artık hiçbir şeyi ve hiç kimseyi sevemez. Bu durumda, artık hastanın iyileşmesine olanak yoktur. Geriye dönüş kalmamıştır. Bomboş, kül rengi bir yüzle ve nefretle çevresine bakar, tıpkı duman adamlar gibi. Onlardan biri gibi olup çıkmıştır. Hastalığın adına gelince, buna ÖLÜMCÜL CAN SIKINTISI denir.
Sayfa 268Kitabı okudu
Artık öğrendiği bir şey vardı: Başkalarıyla paylaşılmayan zenginlikler insanı mahvediyordu.
Sayfa 237 - Momo
Reklam
Yeryüzündeki bütün yaratıklar arasında şeytan'la hemen uyuşan, anlaşan tek yaratık insan idi.
Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir.. Gider gelirdi...
Eskiler ne demiş, körler ülkesinde tek gözlüler kral olur.
Psikolojik açıdan, kabul edelim ki, insan kör de olsa, gündüz gözüyle mezar kazmakla güneş battıktan sonra bu işi yapmak arasında büyük fark vardır.
Sayfa 98 - José saramagoKitabı okuyor
Dışarıdaki hayvanlar, bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor; ama onları birbirlerinden ayırt edemiyorlardı.
Sizi niçin, neden sevdiğimi bilmiyorum.Belki güzel bile değilsiniz. İnanır mısınız,yüzünüzün güzel olup olmadığının farkında bile değilim.