Bir ev gördüm herkesin penceresi farklı bir manzaraya bakıyordu. Söyleme bilmesinler tam da böyle bir şey.
Yazarın,okuduğum ilk kitabı. Dili sade ve oldukça akıcı.Karakterlerin gündelik yaşamda sık rastlanılan tipler olması metni gerçekçi kılıyor. Öyle Bir kitap ki herkes hikayesini kendi anlatıyor. Sanki birinin düşürdüğü günlüğünü okuyorsunuz her sayfada. Her karakterin gizemi ve gizledikleri var. Kimin hikayesine ortak olsa ona üzülüyor insan. Üstelik dile gelmemiş ne çok cümle var her boğazda.
İnsanları seviyoruz ama içlerini bilmiyoruz. Korkularını,yalnızlıklarını..
Hani bazen herşey yolundayken ve mutluyken bir kasvet çöker ya insana, bir türlü de geçmez üstelik.Kaşıdıkça kabuğu soyulan bir türlü geçmeyen yara gibi. Dile gelmeyen sözcükler de zehirliyor insanı bi nevi. Cam kırıklarını çöpe atabiliyoruz lakin can kırıklarını yastığımızın altında saklıyoruz geceler boyu.Kendimize bile söyleyemediklerimiz adlı bir listeye her gün gelişi güzel bir madde daha ekliyoruz.İsimler değişiyor fakat benzer evler benzer yaşamlar değişmiyor. Arada iç dünyanın pencerelerini aralayıp havalandırmak icap etsede dillendirmemek hepimizin sorunu. Önyargılar empati ve sevgiye ağır basıyor ne yazık ki. Hem anlatamamak hem de anlatamadıklarını saklamak yük olup çıkıyor Hülya' ya ...Ethem'e ... Nurten'e.... S