Hissediyorum bir yerlerde,
İçinde birilerinin ruhuna sadece dokunmakla kalmayıp o ruhu sarmalayacak biri yatıyor.
Sanırım onu uyandırabilecek yeterli güce sahip olan ben değilim.
Prometheus kalacak mısın olduğun yerde?
Çaldığın ateşin alevi çoktan benim üstüme de sıçramışken,
Tutuşmuşken ben içimdeki sevginin ateşiyle.
Yüreğim kor olmuşken,
Söndüğünde mi geleceksin tekrar harlamaya,
Yoksa gelecek misin son defa üstüne toprak atmaya?
Alevin sonsuzluğu yakacak gönlümü,
Yetmeyecek Poseidon'un, Okeanos'un yardımı.
Sana el uzatmayan insanoğlunun, bana hiç dokunmayacak yararı.
Sen görebilirken yarınları, ben kaybolacağım koca bir bilinmezin içinde,
Ruhum parçalara ayrılacak, belki de ateşin her şeyi küle çevirecek.
Tanrıların gazabı üzerine olacak çığlığımla, ama ben döküyorum içimi bu satırlara.
Etmesin kimse senden nefret, sana olan tüm duygular bende kalsın diye.
Çiğniyorum benliğimi,
Savaşıyor mantığım ve kalbim.
Sallandırıyorum kendimi aşağı o yüce Olimpos'tan,
Muse'lar tutuyor kollarımı, sen ardımda gülerken.
Belki de bekliyorlar son hamleni,
Beni alıp gitmeni ya da bırakıp terk etmeni...
Ah Prometheus ne çok istedim seni koruyup kollamayı,
Sarmayı yaralarını ve geçmişini geride bırakmayı.
Ellerimi gezdirirdim yaralarında, tenini yakan zincirlerin derin kesiklerinde.
Ağlayıp uyanırken kabuslarından istedim yanında olabilmek, sarabilmek, öpebilmek seni.
O an fark ettim, benim de bağlanmış olduğumu kor zincirlerle sana.
İrkildim acısıyla yaralarımın, bilemedim ne yapmam kime gitmem gerektiğini.
Önceliğim kim olmalıydı?
Seni kurtarsam dönüp bana uzatır mıydın elini?
Yoksa bırakır mıydın beni bu zindanda Tanrı'nın azabı ile baş başa?