“Dünya bu kadar soğuk değildi. Herkes yüreğiyle gülerdi birbirine. İnsan sesinden medet umulurdu. Eşyalar bir salgın hastalığa dönmemişti. Pencerelerin önünde başlardı gökyüzü ve toprak. Paylaşarak büyütürdü insanlar bir hazzı; paylaşarak yenerlerdi yalnızlığı. Kimse geri çekilerek tartmazdı ağırlığını. Kimsenin önemi zenginliğinden gelmezdi. İnsanın zenginliği güzelliğiydi.”
her şeyi düzeltebileceğimi, herkesi iyileştireceğimi ve insanları nezaketle eğitebileceğimi sandığım zamanlar, yaptığım bütün o hatalar gözümün önüne gelince harcadığım zamana üzülüyorum
Bunca yıl yaşadın; zaman oldu, anlamlı yaşadığını bile sandın; ama, anlayamadın yaşamının anlamını — sana kendi anlamıyla gelmedi yaşamın.
Ancak, şimdi, işte…
“kendi olarak sana gelen,
sana gereksinimi olmadan seni isteyen,
sensiz olabilecekken senin ile olmayı seçen,
kendi olmasını seninle olmayı bağlayan,
o işte…”
Fırtına geçtikten sonra nasıl atlattığınızı hatırlamayacaksınız. Nasıl hayatta kaldığınızı da… Hatta fırtınanın dinip dinmediğinden bile emin olamayacaksınız.
Ancak bir şey kesindir ki; fırtınadan çıktıktan sonra fırtınayla girenle aynı insan olmayacaksınız.