Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Suspirium

Aşk birisine şiddetle sarılma, onunla aynı yerde olma özlemidir. Onu kucaklayarak bugün dünyayı dışarıda bırakma arzusudur. İnsanın ruhuna güvenli bir sığınak bulma özlemidir.
Sayfa 183Kitabı okudu
Reklam
"Benim hayatın kendisi sanarak mutlulukla karşıladığım, aşkla sevdiğim rastlantı bir başkasının kurgusuymuş yalnızca," dedi aldatılmış kahraman...
Kendisi, uğursuz önsezilerle dolu yeni bir sabahın kaçınılmazlığıyla yüz yüze gelmemek için uykunun son ipliklerine sıkı sıkı tutunuyordu; oysa kocası yeni doğmuş bir bebeğin masumluğuyla uyanıyordu: Her yeni gün, insanın fazladan kazandığı bir gündü.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Hiçbir işe yaramayan, ama insanın atmaya da kıyamadığı şeyler için bir çare bulunmalı," diyordu Fermina Daza. Doğruydu: Nesnelerin yaşanabilir alanlara, insanları yerlerinden edip onları köşelere sıkıştırarak yayılmaktaki açgözlülükleri ürkütüyordu onu; sonunda Fermina Daza göz önünden kaldırıyordu onları.
Ancak Tanrının sonsuz lütfuyla var olabilen saçma bir icattı evlilik. Birbirini yeni tanıyan, aralarında hiçbir akrabalık olmayan, yapıları başka, kültürleri başka, hatta cinsleri bile başka iki insanın birdenbire kendilerini birlikte yaşamaya, aynı yatakta yatmaya, belki de her biri başka başka yönlere gitmek üzere çizilmiş iki yazgıyı bölüşmeye mahkûm bulmaları her türlü bilimsel düşünceye aykırıydı.
Sayfa 205Kitabı okudu
Reklam
"Sen yalan içinde yaşıyorsun, ben hakikatte" iddiası, bir insanın ötekine söyleyebileceği en acımasız sözdür.
"Ya benim Tanrı kavramım, aradığım Tanrı kavramım" diye sordum kendi kendime. "Bu kavram, o nereden geliyor?" Bu düşünceyle birlikte göğsümde yaşama sevinci dalgalanmaya başladı. Çevremde her şey hayat kazandı, anlam kazandı. Ama sevincim uzun sürmüyordu. Akıl işlemeye devam ediyordu: "Tanrı tasavvuru, Tanrı değil!" diyordum kendi kendime. Yine diyordum ki: "Tasavvur, benim içimde cereyan eden bir şeydir. Tanrı tasavvuru, benim içimde uyandırıp uyandıramadığım bir şey. Ben, onsuz hayatın olmayacağı bir şeyi arıyorum." Ve işte yeniden içimde ve çevremde her şey ölüyor ve ben yine kendimi öldürmek istiyordum.
Her inancın özelliği, ölümün yok etmediği bir anlam vermektir hayata. Doğal inanç güç sorulara cevap verebilir.
Gerçekten bizler, intiharın gerekliliğine inanmış ama onu uygulamaya karar veremeyen bizler, kimiz? En zayıf, en tutarsız, düpedüz söylemek gerekirse; delinin, rengarenk dilenci torbası gibi aptallığını peşi sıra sürükleyen en aptal insanlar değil de neyiz?
Yanılma yok bunda. Her şey boş. Doğmamış olana ne mutlu. Ölüm, hayattan daha iyi, hayattan kendini kurtarmak gerek.
Reklam
Sen herhangi bir şeyin raslantıya yumak olmuş bir kütlesisin. Bu kütlecik çatlar, bileşim son bulur ve onunla da bütün sorular biter.
Hayatın sorusuna cevap arayışım sırasında, ormanda yolunu şaşırmış bir insanın hissettiği duygunun aynısını hissediyordum. Bu insan aydınlık bir yere giriyor, bir ağaca tırmanıyor ve sınırsız bir mekanı açıkça görüyor. Ama şunu da görüyor ki, orada hiçbir yerde bir tane bile ev yok ve olamaz da. Sonra bir çalılığa giriyor ve karanlığı görüyor, burada da hiç ama hiçbir ev yok. İşte ben de böyle, beşeri bilimlerin ormanında, matematik ve tecrübi ilimlerin beni uzaklara baktıran ama o taraflarda ev görünmeyen aydınlık yerleriyle, nazari bilimlerin uğraştıkça durmadan karanlığa daldığım ve çıkış yolu olmadığına kanaat getirdiğim karanlığı arasında dolaşıp duruyordum.
"Bizim yalnızca çok küçük bir zaman diliminde çok küçük bir parçasını bildiğimiz o bütün ve bizce meçhul insanlığın hayatının anlamı nedir?" Ne olduğunu kavramak için insan, önce bu bütün gizemli insanlığın, yani kendini kavramamış olan onun gibi insanlardan oluşan insanlığın, ne olduğunu kavramak zorundadır.
Sanat, edebiyat... Uzun zaman kendimi, başarının ve insanların takdirinin etkisi altında bunlara inandırmayı denedim ki bu, insanın bir gün her şeyi, yani eserlerini ve onların hatırasını yok edecek olan ölümün geleceği gerçeğine aldırmaksızın adayabileceği bir şeydir. Ama hemen ardından bunun da bir aldatmaca olduğunu gördüm. Anladım ki, sanat hayatın bir süsüdür, yaşamaya cezbetmedir.
Ne istediğimi kendim de bilmiyordum. Hayattan korkuyordum, ondan kaçıyordum ve her şeye rağmen ondan yine de bir şeyler ümit ediyordum.
227 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.