Çünkü Doğan Cüceloğlu. İyi ki böylesi özel birini tanıdık diyorum kendi adıma. Yine çok güzel, dolu dolu, hayatın her türlü bam teline dokunan, yaşama inceliklerine değinen ve yol gösteren bir kitap.
Var mısın?Doğan Cüceloğlu · Kronik Kitap Yayınları · 202127bin okunma
Jose Eduardo Agualusa tarafından yazılmış Sevcan Şahin'in Türkçeye çevirdiği Unutmanın Genel Teorisi kitabında tam olarak 'kadını' okuyoruz.
Angola ülkesinin bağımsızlık mücadelesi içinde kendi mücadelesini yazan ve yaşayan Ludo. Gençliğinin en güzel yaşlarından itibaren hayatı mücadele olarak yaşayan karakterimizin yaşadıkları, aslında örülen ve sonrasında yıkılan bir duvar arasında geçen 30 yıl içerisinde karşımıza çıkıyor.
Bir terasta örülen duvar ardında bağımsızlığını kazanmaya çalışan ülkenin yitikliği içerisinde yaşayan Ludo, köpeği Fantasma ile aslında bize bir yaşam nasıl yitemez, dışarıda ülke için savaşanlarla birlikte içeride gerçek bir mücadele göstererek kendi için savaşan, her anlamda üreterek, bazı şeylerden feragat ederek, sevdiklerini kaybederek, bize dışsal ve içsel bir savaşı kazanmanın zorluğunu gösteriyor.
Vazgeçenlere, vazgeçmek üzere olanlara, hadi kalk! diyor gibi.
Birçok karakter olmasına rağmen bir noktada bağlanan olaylar mevcut kitapta. Açıkçası bu biraz kafa karıştırıcı olabiliyor kitabı okurken. Bunun yanında gerçek bir şiir ve bilgelik söz konusu kitapta.
Unutmak bu hikayenin neresinde derseniz, kitabı son sayfasına kadar okuduğunuzda anlayacaksınız. Anlayacaksınız ve acı duyacaksınız.
Yaşamın akışında Ludo ile tanışmak hepimize iyi gelecek.
Ayfer Tunç'un ele aldığı bir erkek bir kadın hikayesi bizi karşılaşmakta Suzan Defter 'de. İki karakter, aynı gün yazmaya başladıkları günlükleri ve kendi anlatımları mevcut bu kitapta. Daha çok iki insan, farklı olaylar fakat tek olgu ve duygu durum olarak değerlendirebiliriz bence kahramanlarımız Ekmel ve Derya'nın
'Körlük' ten epey sonra başladığım yine bir Jose Saramago kalemi olan Görmek romanı için yazıyorum bugün.
Aslında anladım ki bu iki roman art ardına okunmalıymış o zaman daha başka tat alınıp, analiz yapılabilirmiş.
İki romanın isimleri zıt kavramları ifade etse de içerikler farklı olay ve durumlarla aslında bizi aynı sonuca götürür gibi. Körlük, bize fiziksel bir körlükle beraber, duygusal bir körlüğünde izahıydı. Görmek ise, bize tam anlamıyla 'bakar kör' deyiminin izahı zannımca.
Yine bir halk, yine halkın üzerinden kurgulanan olgular ve onlara dayatılan sonuçlar var "Görmek'de."
Roman, bir seçim ile başlıyor burada ki önemli kavramlar, üç beyaz oy, boş oy, kavramlarıdır. Her şey bu kavramlarla birlikte akla gelen sorularla devam ediyor. Bu sorular, üç beyaz oyun önemi nedir, üç beyaz oyun, boş oyların, 'beyaz körlük' ile ilgisi var mıdır, halk kendilerine yapılanların karşılığını vermeye mi başladı? Soruların cevaplarını alırken çoğu zaman şaşıracağımız, daha doğrusu hayrete geleceğimiz bir okuma serüveni olacak.
Jose Saramago'nun kaleminde en sevdiğim şey ad'sızlık ve seçili kavramlar. Görmek'de de dikkatimizi çekecek 'boş' kavramı vardır. Yazarında bu kelimeyi ve türevlerini açıklarken dediği gibi hiç bir kelime öylesine ya da tesadüfi meydana gelmez ve kullanılmaz.
Bir başka Saramago dünyasında görüşmek üzere, okur kalın!:)
hilalinteoyazz.blogspot.com/2023/01/gormek-...
GörmekJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınları · 202217,9bin okunma