Yaşıyoruz el yordamıyla yönümüzü bularak
Yaşıyoruz bir küçük rüyada
Bazen kızarak bazen mutluluktan uçarak
Yaşıyoruz bu dünyaya kanarak
Yaşıyoruz yıldızların altında
Yıldızlara bakarak
Bazen avare bazen koşturarak
Bir milletin bayrağı o milletin başı gibi düşer!” diye bir söz etti. Milletler de, zaten balıklar gibidirler… Başlarından tutuluyorlar. Yahut başlarından çürüyorlar.
Şair üniversite yıllarında bir kız sever. Bir şiir yazar. Şiir çok sonra dillere destan olacak bir aşk şiiridir. Aşka değen herşeyin ölümsüzleşmesi gibi bu şiir de bir nevi beka kazanır. Şiir nispeten basit ama ziyadesiyle inceliklidir. Aşkın nesnesi, şiirin bahanesidir. Şairin ruhu letafette gökdelenler (belki saraylar, belki saadetten bir ev, yok hayır, şiirden bir hayat) inşa edecek ustalıktadır ancak aşkın nesnesi oralı değildir. Aşka seyirci kalmıştır. İçine girilmedikçe aşk gariptir. Garip, yabancı olan herşeyin yüzünde bir aşırılık vardır. Bu ya bir artı değer ya da bir artı keder olarak tecelli edecektir. Aşkın dili süperlatiftir. Aşkta ifade bulan sevginin en büyük özelliği taraflarını teslim almasıdır. Başa gelen bir şey olarak aşk gerçek anlamda bir kazadır. İki anlamıyla kaderin bir kazası. Aşktan yaralı çıkar bir insan (veya iki).
Birşeyler yazmak istedim, ama ne yazacağımı da bilmiyorum :) yine bir yazma aşkı geldi ama işte yazacak birşey de yok, günüm günlerim bir koşturmaca içince geçiyor, işten güçten kafayı kaldıramıyorum tabirini yaşıyorum. Uykusuzluk da cabası. Cabası derken baya hayatımı etkileyen bir faktör bu aralar uykusuzluk. Hep uykudan kısıyorum. Telefon da vaktimi alıyor. Telefon da iyice sarhoş ediyor tabi. Karışık işler. Karışık duygular. Bu yaşlarda bir oturmuşlukta geliyor. Biraz herşeyi geldiği gibi kabul etmek, biraz izlemek olayları, herşeye ani tepkiler vermemek. Neyse politik doğruculuk yapmayım. Bu tabiri duyuyordum ama dün bir yazıda anlamını iyice kavradım. Politik doğruculuk. Yani yazarken veya birşey üretirken veya konuşurken mesaj verme kaygısı ile yapmak, bu aslında sıkıcı birşey. Bende sık yapıyorum galiba. Neyse bu saatte kafamda durdu artık. Bu kadar saçmalama yeterli :) sabah iş güç var, yine uykular haram. Yaşadığımız çağın problemi uykusuzluk mu yoksa sadece benim problemim mi bilmiyorum :) yapacak birşey olmasa da bu sefer dizi film ile uykusuz kalıyorum. Hayırlısı bakalım.