Başım köpük köpük bulut
İçim dışım deniz
Ben bir ceviz ağacıyım
Gülhane Parkı'nda
Budak budak
Şerham şerham ihtiyar bir ceviz
Ne sen bunun farkındasın
Ne polis farkında
Hiçbir zaman anlamadı insanoğlu.
dünya birine kalacak olsaydı Süleyman'a kalırdı.
Ölüm satın alınsaydı nemrut tutar alırdı.
çıkmadık canlara derman bulurdu,
lokman hekim ölmedi mi?
bu yüzden hiç korkmadık biz,
umudumuz hep allah'tandı.
derdimize yüksel dedik, istediğin kadar yüksel!
nasıl olsa geçmeyecek misin?
zalimlere güçlen dedik, dilediğin kadar güçlen!
nasıl olsa düşmeyecek misin?
öyle oldu, olacak.
bu dünya iyiyle kötünün arasında bir yerde
ama günü geldiğinde iyilerden taraf olacak.
Platon’un Devlet isimli eserinin yedinci kitabında Sokrates tarafından anlatılan Platon’un mağara alegorisinde bir mağaraya zincirlenmiş üç insandan bahsedilir. Bu insanlar yalnızca mağara duvarını ve birbirlerini görebilirler. Doğuştan beri bu halde olan üç insan, duvarda mağara girişinden yansıyan gölgeleri ve yankı yapan sesleri duymaktadırlar. Yani gerçeklik, onlar için yalnızca gölgeler ve yankı seslerdir.
Derken bu insanlardan biri zincirini çözer ve kendini mağaranın dışına atar. Yoğun ışık yüzünden geçici körlük yaşadıktan sonra gözü alışarak aslında gördükleri şeylerin yalnızca birer gölgeden ve duydukları seslerin yalnızca yankılardan ibaret olduğunu anlar. Bir akarsu kenarına gidince sudaki yansımasını ve gölgesini görmesi ise her şeyi anlamasını sağlar.
Büyük bir hevesle mağaraya dönüp bu durumu anlattığı zaman ise arkadaşları tarafından deli olmakla suçlanır. Onları kurtarmak istediğinde zincirli iki insan onun gibi delirmek istemediklerini söyleyerek mağarada kalmayı sürdürürler. Hatta zincirlerinden kurtulmuş olana saldırmayı bile denerler. Ne kadar anlatırsa anlatsın zincire vurulmuş iki insan bu durumu anlayamaz ve hayatlarını orada sürmeye devam ederler.
Hak, hakikatimin gerektirdiği şeyi bana yerleştirmemiş olsaydı, O’nun meşrebi için bir kazanç ve O’nu bilmeye bir yöneliş kendimde bulamazdım. Böylelikle işin sonunda kendime dönüyorum. Yine bu nedenle, daireyi çizerken pergelin ayağı varlığımın sonuna ulaştığında başlangıç noktasına döner, işin sonu başına bağlanır ve işin ebedi ezeline yönelir. Şu halde sadece sürekli bir varlık ve yerleşik ve sabit bir müşahede vardır. Yol, sadece yaratılmışın görmesi için uzatıldı.
Muhyiddin İbn Arabi