Özünde erkek egemenliğini, erkeklerin baskıcı düzeni eleştiren feminist bir kitap. Baskıyı yapan da, baskıdan kurtarmak isteyen de erkek, ve ikisi de kitaptaki kurban kadının yıkımına neden oluyor. Yani direkt erkeksen kadınlara karışma gibi bir yere varıyor gibi geldi, kitabın sonunda Yalçın'ın Melek'i kurtarmak istemesi de yanlış bir şey olarak anlatılmış. Yalçın şiddete başvurduğu için, kurtarmak isterken daha da mahvetmesini erkek olmasına bağlıyor. Kitapta direkt sadistlik ve kötülük gibi şeylerin erkeklere özgü olduğu mesajı veriliyor gibi geldi. Halbuki kadınlarda da olmayan şeyler değil bunlar. Erkeklerde daha fazla olması kadınları "Melek" yapmaz.
Kitap güzel şeyleri savunuyor, ana fikir olarak da sağlam bir yerde durduğu söylenilebilir.
Melek'in bilinç akışında, onun tüm bu kötülüğe boğulmuş hayatın ortasında, iyiliğe yönelik kafasındaki tek imgesi, silik, soluk, kucağında yattığı, ona türkü söyleyen dedesi. Melek'i bir tek o sevmiş, bir tek ondan şefkat görmüş. Hayatındaki diğer herkes onu faydalanılacak bir nesne görmüş. Melek de cahil, erkek egemenliğinde yetişen bir kadın olarak, kendini faydalanılan bir nesneden öte göremiyor. Yalçın'ın son bölümünde anlattığı gibi, o isyan edebileceğini, başkaldırabileceğini bilmiyor.