Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

nevermore

152 syf.
·
Puan vermedi
Özünde erkek egemenliğini, erkeklerin baskıcı düzeni eleştiren feminist bir kitap. Baskıyı yapan da, baskıdan kurtarmak isteyen de erkek, ve ikisi de kitaptaki kurban kadının yıkımına neden oluyor. Yani direkt erkeksen kadınlara karışma gibi bir yere varıyor gibi geldi, kitabın sonunda Yalçın'ın Melek'i kurtarmak istemesi de yanlış bir şey olarak anlatılmış. Yalçın şiddete başvurduğu için, kurtarmak isterken daha da mahvetmesini erkek olmasına bağlıyor. Kitapta direkt sadistlik ve kötülük gibi şeylerin erkeklere özgü olduğu mesajı veriliyor gibi geldi. Halbuki kadınlarda da olmayan şeyler değil bunlar. Erkeklerde daha fazla olması kadınları "Melek" yapmaz. Kitap güzel şeyleri savunuyor, ana fikir olarak da sağlam bir yerde durduğu söylenilebilir. Melek'in bilinç akışında, onun tüm bu kötülüğe boğulmuş hayatın ortasında, iyiliğe yönelik kafasındaki tek imgesi, silik, soluk, kucağında yattığı, ona türkü söyleyen dedesi. Melek'i bir tek o sevmiş, bir tek ondan şefkat görmüş. Hayatındaki diğer herkes onu faydalanılacak bir nesne görmüş. Melek de cahil, erkek egemenliğinde yetişen bir kadın olarak, kendini faydalanılan bir nesneden öte göremiyor. Yalçın'ın son bölümünde anlattığı gibi, o isyan edebileceğini, başkaldırabileceğini bilmiyor.
Asılacak Kadın
Asılacak Kadın
Asılacak Kadın
Asılacak KadınPınar Kür · Can Yayınları · 20184,834 okunma
Reklam
984 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Ayn Rand idealist bir kadın. Bu kelime bende mistik, dindar, hayalperest, a'mâ vs. vs. Gibi kavramlarla aynı anlama geliyor. Hepsini aynı değerlendirmem benim cahilliğim belki. İdealistliği körlükle bir tutmam; kötü, olumsuz bir özellik olduğunu düşündüğümden değil. Bir de tutmuyorum aslında, sadece, bu tip insanları misal: "umutlular"
Hayatın Kaynağı
Hayatın KaynağıAyn Rand · Plato Film Yayınları · 20132,736 okunma
288 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Tıkanma, bence cevabı olmayan bir soruyla ilgili. Ben neyim sorusu. Birine kendimizi anlatmamız gerektiğinde, şunu severim, şunu yaparım dememiz bizi tanımlıyor mu? Ben şunu yapmayı severim demek basit, ama gerçekten seviyor muyum diye sorduğunuzda çıkışı olmayan bir sorgu odasına girmiyor musunuz? Aslında bunu yaparken sıkılıyor olabilirsiniz,
Tıkanma
TıkanmaChuck Palahniuk · Ayrıntı Yayınları · 20032,828 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
111 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Albert Caraco başta annesini sevmediğini söylüyor. İnsani zayıflıklardan tiksiniyor. Kadınların doğum yapması, hamile kalması, adet kanamaları yada erkeklerin bazı davranışları, aşk gibi şeylerden. Annesinin ölümünden sonra onu yüceltip kafasında onu sevebileceği bir yere koyuyor. Sonra da çizdiğim anne benim annem değil itiraf ediyorum diyor. Acı ve zevki reddediyor. Dünyaya duyduğu nefretiyse en saygın hissi olarak görüyor. Annesinin zayıflıkları onu Albert Caraco'nun gözünden düşürüyor. Belki de annesinin ölümüne üzülmesini yada bundan acı duymasını, kendi insani yönünü gösterdiği için onu idealleştirerek reddetmeye çalışıyor. Sevdiği şey dünya üzerindeki zayıf annesi değil daha yüce bir şey olacak böylece. Acının çaresi aşkınlıktır diyor. Çünkü bu adam yaşamayı reddetmiş. Acı duymak bile onun için yaşamak demek. Sonda ise "Ben yaşadım mı hiç bilmiyorum. Benim yaşamım çevrilecek bir sayfadan fazlası olmadı, yaşım elliye gelirken, elimde mürekkebin kararttığı sayfalar kaldı yalnızca. Yaşamım diye adlandırmaya cüret edemediğim şeyin tek olayı annem oldu, onun zaferi tamdır ve benim kendimi tin olarak hissetmem için yetecek kadar tenim var" demiş. İlginç adammış rahmetli.
Post Mortem
Post MortemAlbert Caraco · Versus Kitap Yayınları · 2008633 okunma
779 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Prens Mışkin acıma duygusu hiç bir zaman peşini bırakmayan, aklı yerinde olmasına rağmen normal sokaktaki insanların düşündüğü saçmalıklardan çok hep iyiyi görmek için uğraşan ve iyiyi düşünen, iyiyle kafayı bozmuş bir karakter olduğu için budala gibi görünüyor. Belki bu iyiyi isteyerek düşünmüyor kafası böyle çalışıyor ama kötülüğün savaşın olduğu dış dünyaya sadece iyiliğiyle giren bir insan, çekinmeden örsünü diğer insanların duyguları ezen çekiçlerinin altına koyan bir insan, rahatsızlık veriyor diğerlerine. Tüm acıları hissetmek zorunda , acı çeken insanların ıstırabına dayanamıyor. Dayanıksız örsü acıların, saldırıların altında eziliyor. Son gücüyle tüm acılara karşı koymaya çalışıyor. Egosunu neredeyse yoketmiş soyut bir karakter gibi. Dünyayı bir insan gibi değil gözlemci olarak görüyor. Savaşmayanın çürüdüğü bir dünyada kendini savunmak için dahi olsa saldırmayı reddeden böyle bir karakter, sadece ayakta durarak, bütün saldırılara dayanmaya çalışan bir karakter çok geçmeden çürüyecektir. İlginç olan, hiçbir kötülüğe neden olmak istemeyip insanların nefret dalgalarında ayakta durmaya çalışsa bile, o dalgaları kesemediği için, orda bulunması bile bir sürü acıyı doğuruyor. Belki de Prens Mışkin en çokta bu yüzden acı çekiyor ve deliriyor.
Budala
BudalaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201225bin okunma
Reklam
128 syf.
·
Puan vermedi
Kitabı hakkıyla okuyamadığım için tekrar okuyacağım ilerde. Bir yerde kitaptaki olayların zebercetin kafasında geçtiği otelin üç katının zebercetin ego id süperegosu olduğuyla ilgili birşeyler görmüştüm. Kitabı okurkende kafamda buna göre oturttum olayları. Benim kitaptan anladıklarım şöyle, gecikmeli ankara treniyle gelen kadın bence zebercetin artık oedipus kompleksi diyemi kabul edilir yoksa gençliğinde yaşadığı bir aşktan, ilk sevdiği kadınla yaşadıklarından (Lolitadaki gibi) yada kafasında yaşadıklarından kazınmış duyguları tekrar canlandıran, umutla ilgili birşey kalmayan hayatına umudu tekrar anımsatan yani hayatın güzelliklerini yada yanılsamaların güzelliklerini gösteren kadın. Aylak adam da da C. nin aradığı hep buydu. Zebercet onu buluyor. Ve bu umudun kafasına yerleşmesiyle hayatının tek amacı kadının tekrar gelmesi oluyor. Bu umudun yavaşça yıkılmasıyla zebercetin hayatıda günden güne kararıyor.
Anayurt Oteli
Anayurt OteliYusuf Atılgan · Can Yayınları · 202329,9bin okunma
136 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitapta her şeyin fazlası zarar hayat hazdan ibaret değil diyor. Hazzın sınırı aşıldığında yerini acı alıyor. Felsefi mesajları olan sürekleyici bir kitap.
Cehennemlik Yürek
Cehennemlik YürekClive Barker · İthaki Yayınları · 2019617 okunma
688 syf.
10/10 puan verdi
Suç ve cezada anlatılan şey bir ideolojiye tutulmanın aslında kendimizin olmayan düşünceleri benimsemenin psikolojimizi nasıl yıkabileceğini yanılsamaların içinde kendimizi karşımızda görmeyi ve onu aramamanın nasıl bir psikolojik yıkım doğurabileceği anlatıyor. Raskolnikov kendi tasarladığı gibi görünen ama aslında etkilenerek oluşturdduğu büyük insanların kanunu yoktur düşüncesini gerçekten benimseyememesinden dolayı bir savaş veriyor ve bu düşüncenin amacını dahi unutuyor. Yaptığı şey annesinin onu yetiştirişine ve benimsemiş olduğu düşüncelere aykırı aslında ve o bunun farkına varmak istemiyor bu yüzden de acı çekmeye katlanıyor. Ama acısının dahi bir amacı yok artık herşeyden vazgeçmiş durumda. Bu vazgeçiş onu herşeyden uzaklaştırıyor en çokta kendinden. Dostoyevski düşüncelere ve hayallere dalmanın insana başta tasarladığı kadar iyi sonuçlar getirmeyeceğine ve duygulara kapılarak bir insan gibi yaşamanın daha doğru olacağını gösteriyor. İnsan ne bir fikirdir ne de bu fikirler uğruna bir makine gibi yaşayabilir. İnsani duyguları reddetmek dayanılacak bir şey değildir. Raskolnikovun amacı iyi bir yere gelme isteğiydi ama o iyi yeri belirlemedi. Bu yüzden de tıkanıp kaldı çünkü yolculuktan zevk alma şansını vermedi kendine. Birini öldürerek amacına yaklaşacağını bunun bir kestirme yol daha doğrusu aşılması gereken bir duvar olarak düşündü. Ama o duvarı yıkmasına rağmen geçemedi. Kestirme yola gireceğim derken dikenlerin içinde buldu kendini. Raskolnikov büyük bir insan olmak için doğmamıştı ve boyunu aşan işlere bulaştı. Bir amacın değil hayalin peşinden koştu. İstediği şeyi almayı düşünmedi aslında.
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 2015159,3bin okunma
280 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray başta çok saf biraz küstah ve etkileyici bir fiziksel görünümü olan bir çocuktu. Basil ve Lord Henry ile tanışana kadar. Basil onun sanatını bambaşka bir yere taşıyan çağ ötesi güzellikte biri olduğunu düşünüyordu ve ona taptığını onsuz iyi bir resim ortaya çıkaramayacağına ikna olmuştu. Bu yüzden sürekli onu pohpohluyor el üstünde
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Can Yayınları · 201872,8bin okunma
112 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
teori
Bir teori. Meursault görünürde topluma yabancı bir adam. Hayata tamamen herkesin yapmayı isteyeceği şekliyle, kendi gözleriyle bakıyor. Ama aslında toplumun onun kafasına soktuğu düşünceleri bastırmış durumda. Yükselmekten vazgeçmiş, başkalarının kurallarına yabancı. İyi bir yükselme teklifi geldiğinde reddediyor. Hayatından memnun çünkü. Herkesin
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019111,5bin okunma