Prens Mışkin acıma duygusu hiç bir zaman peşini bırakmayan, aklı yerinde olmasına rağmen normal sokaktaki insanların düşündüğü saçmalıklardan çok hep iyiyi görmek için uğraşan ve iyiyi düşünen, iyiyle kafayı bozmuş bir karakter olduğu için budala gibi görünüyor. Belki bu iyiyi isteyerek düşünmüyor kafası böyle çalışıyor ama kötülüğün savaşın olduğu dış dünyaya sadece iyiliğiyle giren bir insan, çekinmeden örsünü diğer insanların duyguları ezen çekiçlerinin altına koyan bir insan, rahatsızlık veriyor diğerlerine. Tüm acıları hissetmek zorunda , acı çeken insanların ıstırabına dayanamıyor. Dayanıksız örsü acıların, saldırıların altında eziliyor. Son gücüyle tüm acılara karşı koymaya çalışıyor. Egosunu neredeyse yoketmiş soyut bir karakter gibi. Dünyayı bir insan gibi değil gözlemci olarak görüyor. Savaşmayanın çürüdüğü bir dünyada kendini savunmak için dahi olsa saldırmayı reddeden böyle bir karakter, sadece ayakta durarak, bütün saldırılara dayanmaya çalışan bir karakter çok geçmeden çürüyecektir. İlginç olan, hiçbir kötülüğe neden olmak istemeyip insanların nefret dalgalarında ayakta durmaya çalışsa bile, o dalgaları kesemediği için, orda bulunması bile bir sürü acıyı doğuruyor. Belki de Prens Mışkin en çokta bu yüzden acı çekiyor ve deliriyor.