Çiçeği burnunda bir anne olarak kitabın bana kazandırdığı en önemli bakış açısı size muhtaç olan bir bebeğin bakımını ve çocuğumuz büyüdükçe karşılaşacağımız problemler ve artan sorumluluklarımıza rağmen kendimizi ihmal etmememiz gerekliliği. Kendimizi ihmal etmemedeki kasıt bencillik yapmak değil kendi mutluluğumuz, sağlığımız, isteklerimizi göz ardı etmememiz. Zira biz sağlıklı, mutlu değilsek çocuğumuza karşı olan sorumluluklarımızı yerine getirmede büyük sıkıntılar yaşayabiliriz. Ancak altındaki etken ister toplumsal ister bireysel olsun bizler anne olunca kendimizi çok yıpratıyoruz, ona iyi bakamamaktan, onu hasta etmekten, kilo aldıramamaktan...:) Liste uzayıp gidiyor. Artık kendine ait bir alanın kalmamış, bundan sonra sadece çocuğun ya da çocukların için var olduğunu,tek amacın onların mutlu ve sağlıklı olması gerekliliği üzerine yoğunlaşmış, kendimizi kendimize ait olmayan bir hayatın ortasına düşmüş buluyoruz. Elbette onlara karşı sorumluluklarımız var ama önce kendimize karşı yapmanız gerekenler var.
Kitap isminden de anlaşılacağı gibi bağırmayan, sakin kalarak ebeveyn olmaktan bahsediyor. Bağırmayan Anne Baba Olmak için odak noktamızın değişmesini, öncelikle kendi duygularımızı kontrol edebilme yolunu gösteriyor. Kitap bize yeni bakış açıları sunabilir ancak kendimce olumsuz eleştireceğim kısmı, çok fazla tekrara düşmesi, sürekli gelecek sayfalarda ya da bölümlerde bahsedeceği konuları vurgulaması o an okuduğum sayfaya odaklanmamı engelledi. Olumlu olumsuz bir çok eleştiri yapılabilir, herkes kendince başka anlamlar bulabilir o yüzden okumanızı tavsiye ederim.