Soyvetler Birliği'nin ilk kadın bakanı ve sıkı bir feminist olan Kollontai; proleter diktatörlüğün, burjuva cinsel ahlakını ve aile kurumunu kaldıracak dolayısıyla da kadınların kurtuluşunu sağlayacak olan yegane unsur olduğuna inanıyordu. Ona göre devlet, bir sonra ki devrimci kuşağı oluşturacak olan çocuklara yönelik meşru bir ilgi duyuyor
"Sizin yaşınızda bu ağrı doğaldır." dedi.
"Öyleyse" dedim. "Doğal olmayan benim yaşım."
Doktor merhamet yüklü bir ifadeyle gülümsedi. "Görüyorum ki siz bir filozofsunuz."
12 Eylül'le gelen devlet terör rejiminin belli başlı iki amacı vardı. Birincisi, Türkiye'ye yeni bir sermaye birikimi mode lini kabul ettirmek, bunun için gerekli düzenlemeyi yapmak; ikincisi de, Türkiye'yi emperyalizmin Ortadoğu'daki çıkarla rının korunması amacıyla alt-emperyalist role hazırlamak. 13 Eylül 1980 tarihli New York Times'da, "Bir NATO üyesi olan Türkiye, Doğu Akdeniz'deki Amerikan menfaatleri açısından stratejik bir konumda bulunuyor," deniyordu, ABD Temsilciler Meclisi Heyeti, Narkotik Özel Komite Başkanı Charles Rangel, "Türkiye sadece müttefik olarak değil, bölgede liderliğini desteklediğimiz bir ülkedir," diyordu
Mustafa Kemal, Durkheim sosyolojisinin tipik bir sözcüsü gibi konuşuyor. 13 Ocak 1923'te verdiği bir demeste: "Ben öyle bir firka teşkilini tasavvur ediyorum ki, bu firka milletin bütün sunüfunun refah ve saadetini temine matuf bir programa malik olsun." diyor. Türkiye'de sınıfların bulunmadığını, meslekler bulunduğunu söylüyor; "Binaenaleyh muhtelif meslekler erbabının menfaatleri yekdiğeriyle imtizaç halinde olduğundan onları sınıflara ayırmak imkânı yoktur ve umumi heyetiyle hepsi halktan ibarettir," diyor. Aralarında uzlaşmaz çelişkilerin bulunduğu sınıfların olmadığı yerde siyasi partilere de yer yoktur. Türkiye sınıfsız bir toplumdur. Sınıfsız topluma da bir tek siyasal parti yeter! 1920'li yıllarda Türkiye'de sınıfların olmadığını söylemek bilim dışı olmanın yanında, ülkede yaşayanların "ilkel", "barbar" olduğu anlamına gelir. "Türkiye'de sosyal sınıfların yok olduğunu öne sürmek, Türkiye'nin barbarlık çağında yaşadığını söylemektir."
Sayfa 270 - bkz. Hikmet Kıvılcımlı, Türkiye'de Kapitalizmin Gelişmesi s. 153Kitabı okudu
Emile Durkheim, Sosyolojik Metodun Kuralları'nda, kendi yöntemleriyle ilgili olarak şunları yazar: "Bizim metodumuzun devrimcilikle bir ilgisi yoktur. Daha da ötede ve bir anlamda temelli tutucudur. Çünkü o, sosyal olayları doğa ile bir tutar, özdeş sayar. Bu olgular ise ne kadar eğilir bükülür ve yumuşak olurlarsa olsun, bilinçle, istekle değiştirilemezler. Batı burjuvazisinin ideolojik dayanağını oluşturan bu gerici sosyoloji, "bu sahte bilim" diyor Cemil Meriç, "tek işe yaramış: Nesillerin uyanmasını önlemek." 10 Comte ve Durkheim'in okul kitaplarında büyük yer tutması boşuna değildir...