Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Arzu

Arzu
@Wanderlust__
Öğretmen
Yüksek Lisans
Kdz. Ereğli
227 okur puanı
Aralık 2013 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
kalbimi bıraktım bu söze <3
Öğrenmek istiyorsan, seyahat etmelisin.
Mark Twain
Mark Twain
Reklam
Wittgenstein, "Üzerinde konuşamayacağın şey hakkında sus!" dedi. Beceremedim. Sokrates, "Kendini tanı!" dedi. Tanıyamadım. Annem, "Allah akıl fikir versin!" dedi. Vermedi Allah akıl fikir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Okuduğum her satırda, içtiğim her dublede, tuttuğum her oruçta, sevdiğim her kadında kendimden bir şeyler arayıp durdum. Dolayısıyla da her şeyle kurduğum ilişkinin öznesi hep ben oldum.
İnsan suçlamak istedikten sonra her şeyi suçlayabilir. Şartları suçlar, kaderi suçlar, yaptıkları için kendisini, yapamadıkları için karşıdakini ve bu kompozisyonu dizayn ettiği için Tanrı'yı. Tatlı ama zararlı bir alışkanlıktır suçlamak, bir kez başlandı mı önü alınamayan. Bizim hikayemizin ilk çeyreği, onu suçlayıp durmamla geçti. Durup durup neden diye soruyordum kendime. Neden? Beni neden sevmiyor? Sevmiyor madem, neden çekip gitmiyor? Bütün bu bir araya gelememeler yan yana olamamalar neden? Kafamın içinde milyon tane nedenle, çok geceyi sabah ettim gözümü bile yummadan... Derken, onun bu halini kabullenip, zehirli "neden" sorularını kendime yöneltmeye başladım. Sen neden bırakıp gitmiyorsun peki? Değer mi bütün bunlara? Neydi ki onda olup da başka hiç kimsede bulamadığın, seni görünmez zincirlerle kendine bağlayan şey? En az birinci çeyrektekiler kadar yıpratıcı bir sürü "neden namlusunu" dayayıp kafama, elimde şarap şişesi, çok sabahladım kenar mahalle parklarında, hiçbirinizin haberi olmadan... Sonra ikimizle de uğraşmaktan yorulup, kadere yönelttim bütün öfkemi. Cevapsız "neden"lerimi bira kutularına sokuşturup gökyüzüne fırlattım aylar boyunca. Küstüm, sitem ettim, küfrettim gecelerce. Allah affetsin...
Reklam
Birini gerçekten sevmek istiyorsanız ya da sevip sevmediğinizden emin değilseniz, ona herkesin gördüğü ön tarafından değil de herkesten, sizden bile saklamak istediği yan tarafından bakmaya çalışın. Eğer yan tarafından da severseniz ya da seviyorsanız, gerçekten seviyorsunuzdur...
Eski sevgiliyle arkadaş kalınır mı sizce?
Niye her şeyi unutup iki eski sevgili, iki arkadaş gibi konuşamıyoruz diyorsun ya. Yapamayız işte onu, yapamıyoruz. Sen normal normal konuşursun ama benim içim titrer sesini duyunca, anlattıklarını bile dinleyemem. Çünkü ben o esnada seni hala çok seviyor olurum. Bir taraftan da artık arkadaş olduğumuz için bu durumu saklamaya çalışırım. Tabii bunu da beceremem. Oynamaya çalıştığım bu rezil oyun sinirlendirir sonra beni. Saçma sapan bir sebeple kavga çıkarıp bağırmaya başlarım. Sen şaşırmış gibi yaparsın çünkü sen çok akıllısın. Ben değilim.
Şu an burada olmak zorunda olduğum için olmak istediğim yerde olamıyorum
Yıllar önce, "İnsanlardan beklentiniz nedir?" gibi bir soruyla karşılaşmıştım. Şöyle cevaplamıştım o soruyu; "Susun! Çünkü bana söyleyeceğiniz her şeyi ya daha önce birileri söyledi ya da bir yerlerde okudum. Nasihat kafa karışıklığına iyi gelir; merhamet acıya, şefkat öfkeye... Ve ben o kadar çok şey görüp geçirdim ki, ne nasihate ihtiyacım var artık ne merhamete ne de şefkate. Çünkü tahammülüm kalmadı artık. Çünkü hiçbiri gerçek değil. Gerçek olan tek bir şey var; Şu an burada olmak zorunda olduğum için olmak istediğim yerde olamıyorum ve bir gün burada olmak zorunda kalmadığımda olmak istediğim yerde olacağım. Bedenimle ya da ruhumla. Bilmiyorum. Bir gün olacak ama bu. Anlayabiliyorsanız bunu içinizden anlayın. Anlamıyorsanız da, susun..."
artık tahammül edebilecekleri tek şey sessizliğin şefkatidir.
Sevdiğinin gözlerinin içine, "seni seviyorum, sen benim ışığımsın, ellerimi sakın bırakma" bakışıyla bakan bir adam düşünün mesela. O bakışı tam olarak hangi sözcüklerle anlatabilirsiniz? Alın işte yukarda yazdım. Bir daha okuyun. Okuduklarınız milyonla çarpılsa bile o bakıştaki teslimiyetin ve masumiyetin yanına yaklaşamaz. Ya da, "merak etme hepsinin üstesinden geliriz" saç okşaması; "Ayının teki de olsam seni çok seviyorum" yüz dökülmesi; "İyi ama bu kadarı da fazla, sen de laflarına biraz dikkat et" kaş çatışı; "Farkındayım, pişmanım ve çok üzülüyorum" ses titremesi... Bunların hangisini hangi söz eksiksiz anlatabilir? İletişebilmek adına kelimeleri icat eden atalarımıza aşkolsun! Ellerin, gözlerin ve harflerle kirlenmemiş sesin görkemine bıraksalardı keşke kaderimizi. Belki bir medeniyet geliştiremezdik ama anlatamamanın ezikliğiyle kendimizi parçalayıp ruhsal buhranlar da yaşamazdık...
Reklam
Galiba insanlardan umudumu kesmek için biraz aceleci davranıyorum. Umulmadık yerlerde yaşam belirtileri çıkıyor böyle karşıma.
Bu, bu ne büyük nimettir bu. Babası hala hayatta olanlar ne şanslı.
Mesele babamla baş başa kalabilme meselesiydi. ... Babamın hikayesi olsun bu. Babamla ava giden küçük benim hikayem olsun.
Anneler çocuklarını bir arada görünce hep çok mutlu olurlar
En mutlu olduğu anlar mutfağındaki masasında hep birlikte oturduğumuz anlardır. Artık bayram sabahlarında falan oluyor bu sadece. O günlerde görmelisiniz annemi, o kadar güzel bakıyor ki her birimizin gözlerine, yanaklarını sıkasınız gelir. Valla bak...
1.334 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.