Bu dükkana gelenler yalnızca müşteriler değildi. Aktar Hocalar’ın dükkanı zamanın bazı meşhur sanatkarlarının, ariflerinin, sırlı sofilerinin ve meşayihinin sohbet ve muhabbet etmek üzere sürekli uğradıkları bir yerdi; adeta Akademi gibi bir şeydi.
7-8 kişi bu dükkana zar zor sığıyordu; ama, bu irfan meclislerindeki sohbet ve muhabbetin lezzeti herkesi uhrevi bir aleme ref’ ettiğinden, kimse bu sıkışıklıktan müşteki olmuyordu.
Yapılması gereken şey, Kurân'ı tarihin içerisine hapsetmek yerine, onun tarih üstü niteliğini koruyarak müslümanların söz konusu kitaptan kendi tarihselliklerine uygun düşecek bir hayat modeli çıkarmaktır.
Şunu ifade edelim ki, bazı Kurân nasları içerik itibarıyla mahallî ya da belli bir coğrafyanın örf,âdet ve uygulamalarına dayalı diye tamamını tarihsel formata koyarak onu, hayata doğrudan hitap etmeyen bir metin olarak görmek doğru değildir.