Babam gelirdi ve akşam olurdu.
Bahçedeki akasya ağacı
gün boyu biriktirdiği kuşları
Birer hayal topu olarak uzatırdı yatağımıza.
Siyah-beyaz bir fotoğraf gibi gelirdi babam.
Kamyonlar hep geceleri, hep uzaklara giderdi.
Ben o zamanlar bütün babaları susar sanırdım.
Yalnızca gaz lambasıyla konuşan
bir diş gıcırtısıydı babam.
"Yavrularım yurtsever olunuz. Yurdunuzu çok çok seviniz. Yurdunuzu yakından tanıyınız. Büyüyünce Anadolu'yu köy köy dolaşınız. Yoksul yerlerde görev alınız. Bu cumhuriyet size emanettir. Yoksul Anadolu'ya medeniyet ışığını sizler götüreceksiniz", demişti. Bunu dedikten sonra çocuğunu kayırarak İşe almıştı.. ama bundan sonra, bu türlü nutukları kim söylerse söylesin bir daha ağlamam..