İnsanların çoğunluğu kendilerine sunulmuş anlama kalıplarını ve toplum tarafından geçerli sayılmış eyleyiş biçimlerini eleştirmeksizin benimserler. Bu kalıp ve biçimleri eleştirmeye güçlerinin yetmeyeceğini düşünürler.
Affetmemek, geçmişin hatırası içinde kalıplaşmayı getirir. Affetme gücü, hem insanın affedebilecek âlicenaplıkta oluşunun belirtisidir, hem de bu affedişin arkasından gelebilecek yapıcı, inşa edici davranışlarının teminatıdır.
Benim neyin tanıklığında bulunduğum konusundaki bilgim, dünyadaki yerimi belirliyordu. Acaba tanıklık, dünyada karşısında edilgen bir tutum takınmanın bir biçimi miydi?