Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Z.B Kaya

* Bu dâva, benim eski tabirimle ceplerde kaybedilmiş güneştir!.. İnsan dışarıda kaybettiğini dere tepe arar. Ama ceplerde kaybedileni bulmak zordur!.. * Doğrusunu söylemek gerekirse, hürriyet, hakikate esarettir!.. Hakikate esir olan hürriyetini Allah celle celalühü'den alır!.. Ve eşek hürriyetiyle hür olmak isteyenler, nihayet felakete giderler. Biz eşek hürriyeti ile hür değiliz; Hakka ve hakikate esiriz. Onun için de herkesten daha hürüz. * Tek mesele, yaşanmaya değer hayatı bulmak.. Bütün dâva burada..
Reklam
Yunus ne güzel buyurmuş; Ten fânidir, can ölmez, çün gitti geri gelmez, Ölür ise ten ölür, canlar ölesi degil.
TARİHİ MASALDAN, HAKİKATİ YALANDAN AYIKLAYAN ADAM: KADİR MISIROĞLU
Bir sohbetin soru cevap faslında bir genç, herc-ü merc tarih piyasanın etkisinde, "Osmanlı çöktükten sonra..." diye sualine başlayınca Üstad müdahale edip, "Yalan, İnanma! Osmanlı çökmedi. Osmanlı İslâmiyet'in devletleşen hâlidir. İslam çökmez. Sen varsan, ben varsam Osmanlı da vardır. Var olacaktır. Osmanlı bi'l fiil bitmiştir. Lakin bi'l kuvve yaşamaktadır ve dönecektir." Demiştir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Üstad Allâme Muhammed Takî Osmanî
Bir alim Allah Rasûlü'ne صل الله عليه وسلم yaklaştıkça hayranlığı, buna bağlı olarak da teslimiyeti artar, selef-i salihîne bakar, 'hiç bir şey' olmadığını, dışarıya bakar ağır devlet yükünü yalnız başına taşıyabileceğini görür.
"Onu Tanıyınca Niçin Yaşadığımı Anladım"
1988 yılında müslüman olup Naim Abdülwali adını alan bir Amerikalı, dinini öğrenmek için Medine'ye gider. Medine hayatının üçüncü yılında Muhterem Mahmud Efendi ile tanışır, ondan etkilenir ve okuduğu fakülteden ayrılıp onunla birlikte İstanbul'a gelir. 10 yıl Hoca Efendi'nin çevresinde ilim tahsil eder. Abdulwali, İstanbul'a
Reklam
KADÎM DURUŞLU BİR HÂLİDÎ ŞEYHÎ: MAHMUD EFENDİ
İlim talebelerine Abdülhak Gücdüvani'nin şu vasiyetini kendi vasiyeti gibi de nakleder, söyleyeceklerime bağlı kalmanızı istirham ediyorum derdi: "Fıkıh ve hadis ilmini öğren, cahil sufilerden uzak dur, malın, fıkıh kitapları olsun. Birisi medh ettiği zaman gururlanma, kınayınca da üzülme. İnsanlardan dünyevi bir şey isteme, fütüvvet ehli ol. Allah Teâlâ'nın sana verdiklerini, den de halka dağıt."
Yitirdiği yavrusundan başka çocuğu olmayan annenin evladını araması gibi ilmi arzulayan, bulduğunda da bütün uzuvları ile ona kulak kesilen ulemâ, en sadık dost olarak kitapları görmüştür.
Allahü teala bizden zafer değil, sefer istiyor.
Eşin var, âşiyânın var, baharın var ki beklerdin; Kıyamet koparmak neydi, ey bülbül nedir derdin? Hayır matem senin hakkın değil... matem benim hakkım: Asırlar var ki, aydınlık nedir, hiç bilmez afakım! Teselliden nasibim yok hazan ağlar baharımda; Bugün bir hânümânsız serseriyim öz diyarımda! Ne hüsrandır ki; Şark'ın ben vefasız, kansız evladı, Serâpâ Garb'a çiğnettim de çıktım hâk-ı ecdadı! ~Mehmed Akif
"... Ölüm, yok olmak için değildir. Giden kimse, hal durumu ile sevgiliye ulaşır. Bu mânada uygun olan: duâ ve istiğfarla, sadaka ile, âhirete gitmiş olanın yardımına koşmaktır."
Reklam
"Bir araya gelmekten maksat, sohbet etmekten maksat, faydalanmaktır, ya da başkasına faydalı olmaktır. Bir mecliste ve sohbette bu ikisinden biri bulunmazsa bunun hiç bir değeri yoktur." {157. Mektup}