“...yalnız başına yaşıyor ve sıkılıyor, veya günümüz şartlarının gerektirdiği şekilde klinik bir tabir kullanmamız gerekirse, depresyon olarak da anılan dönemsel bir ruhsal zayıflığa kapılmış durumda. İçinde bulunduğu durumu daha iyi anlayabilmek için başından bir evlilik geçtiğini, neden evlendiğini evliliği boyunca bir türlü hatırlayamadığını, boşandıktan sonraysa ayrılmasının ardındaki nedenlere kafa yormayı bile istemediğini söylemek yeterli...”
Oysa en iyisi, rol yapmaması kişinin.Kendi yüzüyle dolaşması, öyle değil mi? Kendi yüzüyle dolaşmaktan daha büyük kurnazlık olmaz, çünkü kimse inanmaz kendi yüzüyle dolaştığına insanın.
“Ah dostlarım! Çoktan beri kutsal saydığı yüce bir düşünceyi beceriksiz yaratıkların yakalayıp sokakta sürüye sürüye kendileri gibi aptallara götürdüklerine tanık olduğunda; hiç beklemediği bir anda gözü gibi sakındığı bu düşünceye bit pazarında tanınmayacak bir durumda, çamura bulanmış, üstünkörü bir yana atılmış rastladığında; çocukların elinde oyuncak olmuş gördüğünde insanın içini nasıl bir hüzün doldurur, içi nasıl kan ağlar, bilemezsiniz! Hayır! Bizim zamanımızda böyle değildi, buna yönelmemiştik. Hayır, hayır, bambaşka amaçlarımız vardı bizim. Şimdikilerin her şeyi yabancı bana… “