Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeynep

Gerçek özgürlük, hem sosyal hem bireysel ölçekte, insan için çoğu kez kaygı vericidir. Bir yandan özgürlüğü her şeyden çok isterken öte yandan ondan korkarız.
Reklam
Kuşkusuz hepimizin bize uygun bir sanatı sadece fışkıracak bir çatlak arayan ama henüz ifade etmeyi denemediimiz bir çeşit yaratıcılığı var. Tıpkı kuşlar gibi, hepimiz dünyanın güzelliğine katkıda bulunabiliriz.
Belki de sevginin gerçek tanımı, kumrulardaki gibi sadece birbirini sevmektir. Sevgiliyle burada olmak ve başka yerde olmay istememektir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
BİZ İNSANLAR ETRAFIMIZDAKi hayatı insanbiçimsel (antropomorfik) bir bakışla görmeye bayılrız.
Şiirin hayatımıza dalmasna izin verdiğimiz an, tekdüzeliğe elveda deriz.
Reklam
Kuşlar da dişinin tüyleri ise donuk, genelde kahverengi, siyah ve beyazdr. Aslnda hanmefendinin toprakla, dallarla, sazlarla ve yuvasn yapp kuluçkaya yattığı otlarla bütünlemesini sağlayan harika bir kamuflajdır bu.
KUŞLARIN YAŞAMI, TIPKI bizim yaşamımız gibi, küçük ölümlerden' ve yeniden doğuşlardan oluşan envaiçeşit olayla kaplıdır.
Dikkat et Turgutçuğum, bu güzel hayalleri, şekilleri kaybetmesin bilincin. Kurtar kendini onun baskısından. Rüyadan gerçeğe geçmenin acılarını yaşama. Ne olur Turgut uyanma sakın. Ne olur uyanma... ne olur... ne olur... silme...
Hayatında ilk defa başka bir insan olma özlemini duydu. Hiç bilmediği bir içkinin susuzluğu gibi bir duygu. Değişebilmek. Kendinin bile tanıyamayacağı yeni bir varlık olmak. Bütün canlıların olanca güçleriyle karşı koydukları bir değişim, bir başkalaşım. Korkutucu ve aynı zamanda çekici bir eğilim.
Çıkar üstündekileri, kurtul bu düzenden. Olmaz Selim: çırılçıplak kalırım sonra. Tutunacak bir yer bulamam sonra. Düşünceler göklere yükseliyor, fakat vücut toprağa bağlı. Tek tek koparılması kolay olan milyonlarca iplikle bağlı. Kör talih!
Reklam
Orman kanunu Resmî Gazete’de yayımlanır ve yayımlandığı tarihten itibaren de yürürlüğe girer. Aynı heyecanlar, aynı korkular, aynı bekleyişler, aynı çaresizlikler: bilinmeyen, gene aynı bilinmeyen. Koridorlarda gene aynı dolaşmalar, bakışmadan konuşmalar, konuşmadan bakışmalar; hademelere, parayı atınca çalışmaya başlayan o otomatik makinelere gene aynı yalvarmalar, aynı baş sallamalar. İniltiler, odaları, koridorları doldurur; yalnız müdürün kapısından içeri giremez. İnsani zaaflara kapalı tek kapıdır o.
Şimdi ne durumlara düştük ikimiz de. Sen öldün; ben de koridorlarda, anlamsız bekleyişlerin içinde ölüyorum. Gerçekten öldün mü Selim? Bu yalnızlık dolu koca dünyada bütün tutunamayanları öksüz bırakıp gittin mi?
Ne anlamsız bir yaşantı. Dolabın kapağında bir yazı: yangında ilk kurtarılacak eşya. Onu değil beni kurtarın. Nasıl dayanabilirim ben, Turgut Özben, bu beklemeye?
Ne garip bir milletiz... bizi kim anlayacak? Kayınpeder diyormuş ki hakime: sayın hakim bey, ben onu subay zannetmiştim: fakat, affedersiniz, öğretmen çıktı. Affedersiniz.
Memur sınıfı diyorlar. Bir zamanlar ne kadar gözdeymişler. Bir de subaylar.Kızımı bir memura verdim; kızımı bir subayla evlendirdim! Demek o zaman insanla evlenmek âdeti yokmuş. Ya öğretmenler? Onların durumu acıklı.
692 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.