Medeniyetler çatışması, Erasmus ile İbn-i Sina'nın, içki ile başörtüsünün ya da kutsal metinlerin karşılıklı değerleri üstüne bir tartışma değildir; yabancı düşmanlığına, ayrımcılığa, etnik hakaretlere ve karşılıklı kıyımlara, yani insan uygarlığının manevi onurunu oluşturan her şeyin aşınmasına yol açan küresel bir sapkınlıktır.
Benim için, bir kültüre saygı duymak, o kültürün taşıyıcısı olan dilin eğitimini teşvik etmek, edebiyatının, tiyatro, sinema, müzik, resim, zanaat, mutfak vb. geleneklerinin bilinmesini sağlamak demektir.
Osmanlı ordusunun bu subayı galiplere hayır deme cesaretini göstermiştir. Birçokları karşılaştıkları haksızlıklardan yakınırken, Mustafa Kemal Paşa silaha sarılmış, ülkesini işgal eden yabancı birlikleri kovmuştur.
Özel, hem de çok özel, hatta belki de İslam aleminde bir eşine daha rastlanmamış bir örnekten, halkını yıkımdan kurtarmayı başarmış, bu yüzden de savaşçı meşruiyetini hak etmiş, böylesi bir kozun ne kadar güçlü olabileceğini ve ondan nasıl yararlanılabileceğini açıkça göstermiş bir önderden Atatürk'ten söz etmek istiyorum.
Avrupa için başka, Afrika, Asya ya da İslam alemi için başka insan hakları yoktur. Yeryüzündeki hiçbir halk kölelik, despotluk, zorbalık, cahillik, karanlıkçılık için ya da kadınların köle olması için yaratılmamıştır. Bu temel gerçeklik ne zaman yadsınsa, insanlığa ihanet edilmiş olur.