insani bilginin, en genel muhtevasına bağlı olarak üç ana bölüme ayrılabileceğini söyler: Köken (mebde), son (meåd) ve ikisinin arasında-olanın (má-bey- ne-huma) bilgisi. İnsanın, hayatına bir değer kazandırması, yaşanılır bir anlam vermesi ancak ve ancak bu üç bilgi türünün sahih ve muhkem bir biçimde örgütlenmesiyle mümkündür. Hocazâde bu üç bilgi türünü, değişik bir kavramsallaştırma ile farklı bir biçimde de adlandırır: Kökenin bilgisi, nere-denin bilgisidir (ilmu min eyne); sonun bilgisi nere-yenin bilgisidir (ilmu ila eyne); ikisinin arasında olanın bilgisi ise nere-denin bilgisidir (ilmu fi eyne).
Makûl bir alana geçmenin ilk şartı ise akl-edeni, âkil olanı tanımakla, yüklendiği emanetle yüzleşmekle ve nasıl bildiğini bilmekle başlar.
Evet! fark, fark etmekle başlar; ancak her fark ediş, bir fark edenin bir şeyi fark ediştdir.